İstanbul'un Belediye Başkan adayları ve özellikle Ekrem İmamoğlu, dilerim gereksiz gösterilerle ikinci seçim kampanyasını köpürtmezler. Çünkü çeşitli düzeylerdeki yayınlarla ve özellikle YSK'yı hedef alan CHP'lilerin saldırgan söylemleri ile, siyasi hava yeterince kirletildi.
Bu konuda yani sorumlu davranışlar konusunda Cumhur İttifakı'nın adayı Binali Yıldırım'a güvenim tam... Binali Yıldırım'ın Pendik Sanayici ve İşadamları Derneği tarafından düzenlenen iftar programındaki konuşması, onun olaya bakışını da sergiliyordu:

Meydanı boş buldular
"-Konuşmadık konuşmadık, ağırbaşlılığımızdan sonucu bekledik diye iyice meydanı boş buldular. Kusura bakmasınlar. 31 Mart'ta sizlerin oylarını gasp edenlere, 23 Haziran'da hesabını soracağız. Bunun da arkasında olacağız."
Olaya yani yeni seçim kampanyasına Ekrem İmamoğlu'nun bakış açısı ise, İmamoğlu'nun kampanyayı bir genel seçim kampanyasına benzeteceğini gösteriyor. Dün İmamoğlu'nun yaptığı açıklamalar bu açıdan ilgi çekiciydi:

İstanbul'dan öteye
"-Bu toplumu aldatmasınlar. Gerçek mağduriyet 16 milyon insanın mağduriyetidir. Türkiye'de ekonomik sorunlar, işsizlik devam ediyor. İnsanlar mübarek ramazan ayında evlerine yemek götüremiyor. Böyle bir ortamda insanları seçim ortamıyla meşgul etmek çok ayıp, yazık, günah. Mağduriyet edebiyatı yapanlara söyleyeyim, 16 milyon insan mağdurdur, ama onların mağduriyetini inşallah en kısa zamanda telafi edeceğiz. Hiç kimse kuşku duymasın."

Özgür düşünceye saygı
Artık demokrasiyi içselleştirmiş bir toplum olmamız gerekiyor. Bu açıdan gerek adaylar gerekse olaya ilgi duyan herkes farklı olan görüşünü özgürce seslendirebilir. Kimse kimseyi düşüncesi farklı olduğu için fişlemeye kalkmamalıdır. Ancak bazıları da farklı düşüncelerini eyleme dönüştürmeye heveslenmemelidir ve Türkiye'de devletin varlığı unutulmamalıdır.