Evet... Sonuçta örgütlü hilekârlıktan arındırılmış bir seçim yapılacak 23 Haziran'da. Ama belirli çevrelerin marifetleri bitmez ki. Bakalım daha neneler göreceğiz?

Yeni bir imaj
Seçimlerin yenilenmesi kararı karşısında YSK'yı suçlayanlar ya da Ekrem İmamoğlu için ağlayanlar, artık yeniden seçim kampanyasına dönmek zorundalar. Özellikle Ekrem İmamoğlu bu kampanya döneminde kendisine yeni bir imaj oluşturmak zorunda...

Hoşgörülü dönem
Geçen kampanya döneminde olağanüstü hoşgörülü bir İmamoğlu portresi çıkmıştı karşımıza. CHP'nin HDP'yle işbirliği söz konusu olunca "Beni ilgilendirmez, ayrıca hiç haberim yok"diyordu. Halk arasında dolaşırken kendisine tepki gösteren AK Partilileri kucaklıyor ve bu sahneler televizyon haberlerine servis ediliyordu.

Bambaşka biri
Seçimin ilk dönemi bitip, bir de tezkereyi alınca bambaşka bir İmamoğlu portresi çıktı kamuoyu önüne... Örneğin sevgili Ahmet Kekeç'in her yazısını dava konusu ediyormuş. Terini sile sile yaptığı meydan konuşmalarında, karşıt görüşte olanlara olan öfkesini seslendiriyordu. Belediyede yardımcıların odalarının kilitlerini falan kırdırmış.

Merak konusu
Kısacası Ekrem İmamoğlu bu ikinci kampanya döneminde kendisine yeni bir karakter bulmak zorunda... Yeniden hoşgörülü rolüne bürünürse, bu defa YSK yargıçlarına da böyle yaklaşması gerekir ki, bu da Kılıçdaroğlu ekibinin hoşuna gitmez. Yine Anıtkabir'e gitmesi veya "İlle de mazbatam" diye tutturması eskisi kadar etkili, olmayabilir. Yani ne tür yeni bir imaj bulacak acaba kendisine?

Binali Yıldırım
Karşı aday, yani AK Parti'nin Binali Yıldırım'ı hiç değişmesin ve eskisi gibi sıcakkanlı, sevimli kişiliğini sürdürsün yeter. Sonuçta Binali Yıldırım'ın kendisi için mazi olarak gördükleri, İmamoğlu kuşağı için istikbaldir... Tabii ki AK Parti örgütü eskisinden farklı davranmak zorunda. Ümit ederim ki artık güzellik ve iktidar uykularından bu dönemde uyanırlar.
Hadi, hep beraber 23 Haziran'a doğru ilerleyelim...