İdeolojik bir cephede yer almadan Amerikan düşmanlığının yapılmayacağını zannediyorduk. Amerikan denizcilerini Dolmabahçe'de denize dökmek, meşru siyasi eğilim sahiplerinin anlayacakları bir davranış değildi. Ya da Ortadoğu Üniversitesi'nde Amerikan Büyükelçisi'nin arabasını yakmak, terörist bir söylemin ateşe döndürülmesiydi.

Durum değişti
Aradan geçen uzun yılların sonunda her şey tersine döndü. Bugünlerde Washington'da Türkiye aleyhinde alınan her karar, eski anti- emperyalistleri mutlu ediyor. Çünkü onlar için Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarı ideolojik düşman şimdi. Mümkün olsa Donald Trump'ı Mao'nun, Lenin'in, Enver Hoca'nın yerine geçirirler.

Akla ziyan bir düzen
Oysa beyinleri ideolojik saplantılardan arındırabilirseniz, şu anda dünyada akla ziyan bir düzenin egemen olduğunu ve buna karşı direnenlerin başında Türkiye'nin geldiğini görürsünüz.

Rezil kararlar
Rezillikleri hatırlamaya çalışın... Trump İsrail'e "Suriye'nin işgal altındaki toprakları olan Golan Tepeleri'ni size verdim" diyor. İsrail de buna teşekkür edip, Golan Tepeleri'ne Trump'ın adını veriyor. Trump Suudi Arabistan Kralı'na telefon ediyor ve "Benden öncekiler aptaldı. Ben öyle değilim" diyor. Kral da Amerika'ya 500 milyon dolar gönderiyor. Trump'ın adamları Suriye'de Türkiye sınırında üslenmiş PKK/PYD teröristlerini gırtlaklarına kadar silahlandırıyor. Trump Çin'le ekonomik savaş başlatmakla yetinmiyor, Çin'in muhalefetine rağmen Tayvan Boğazı'na iki savaş gemisi gönderiyor... Trump yönetiminin kararının iki ülke arasındaki gerilimi daha da artırabileceği belirtiliyor.

Yeni yaptırımlar
Bize dönük olarak uygulanması beklenilen yaptırımlara gerekçe olarak S-400'leri Rusya'dan alacağımız gösteriliyordu. Oysa iş bu kadarla bitmiyor. ABD, Türkiye dahil sekiz ülkenin İran ile ticareti tamamen kesmesini istiyor. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in yaptırımlardan diğer ülkelerin memnun olmadığını belirten açıklamalara yanıt veren ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, "Pozisyonumuz belli" dedi.

Sabırlar zorlanıyor
Bakalım bu mahallenin kabadayısı rolü, nereye kadar gidecek kararlarla devam edecektir? Ya da Türkiye dahil bu davranışlardan etkilenen ülkelerin sabrı hangi noktada tükenecektir.