Eğer bir terör örgütüne mensupsanız, Türkiye'de sizi en fazla kızdıran şey toplumda egemen olan istikrar ve güven duygusu olabilir. Zaten bir terör örgütünün varlık sebebi, istikrarı ve güven duygusunu yok edecek eylemler koymak değil midir? Bu hedefe ulaştıktan sonra söz konusu terör örgütü ana hedefine dönük eylemlere başlar. Bölücülük ise bölücülük, nefret üretimi ise nefret üretimi, faşist bir yönetime yol açmaksa, bu yolu açmak gelir daha sonra.
HDP sorunsalı
Ancak anayasal düzenin ve çoğulcu demokrasinin meşru partileri için bu tür arayışlar ve beklentiler tabii ki söz konusu değildir. Bizim bu konuda kafamızı karıştıran olgu, HDP yöneticilerinin geçmişteki söylemlerinden ve bazı eylemlerinden kaynaklanıyor.
Adeta PKK'nın siyasi uzantısı görünümü veren ve özellikle yerel yönetimlerde "Açılım"ı sabote eden PKK'cı eylemler, bu partiyi çoğunluğun gözünde normal olmayan bir çizgiye oturtmuştur. Sonuçta bazı yöneticiler bu nedenle cezaevlerindedir. Ama bu parti genel olarak Anayasal düzenin bir parçasıdır ve meşru bir partidir. Dileğimiz yeni yöneticilerin ölçüsü kaçmış söylemlerle HDP'yi toplum gözünde yine eski konumuna getirmemeleridir.
Ezikliğin sonucu
Bizim için en kafa karıştırıcı durum, HDP'den değil CHP'den kaynaklanıyor.
Her seçimde kaybeden bu partinin Kılıçdaroğlu yönetimindeki kadrosu, ezikliği gidermek için "Kim ve ne olursa olsun herkesle işbirliği" etmek formülünü gündeme sokmuşlardır. Onlar için mukaddesatçı, eski ülkücü, eski AK Partili, HDP'li, TKP'li ya da başka bir şey olmak önemli değildir. CHP'nin İstanbul İl başkanının mesajları bile bu partinin bugünkü karmaşasını anlatmaya yeter.
Kendini toparlamalı
Yukarıdaki gerçeklerin ışığında CHP'nin kendini toparlaması ve toplumda istikrarsızlığı körükleyen bir unsur konumuna girmekten kaçınması gerekiyor. Çünkü Türkiye'nin güvenliğini ve istikrarını hedef alan sayısız iç ve dış olgu zaten var. Bunlara CHP'nin de katılması ve bu partinin kendisini HDP'ye benzetmesi, demokrasimizi zorlar.