Şu 1 Nisan gelse artık... 31 Mart şokunu yaşayacak olanları ancak Nisan balığı ile yapılacak yemekler teselli edecektir. Aslında bir yerel seçimde yenilmek neden şok yaratsın ki? Ama ortalık öylesine gerildi ki, bir ilçenin belediye meclisine ilişkin sonuç bile bir partiyi karıştırmaya yetecek gibi görünüyor.

Kavga mesleği
Söylemek istediğim çok açık ortada değil mi? Siyaseti sonunda bir gerginlik ve bir kavga mesleğine dönüştürdük. Öyle bir gerginlik ki bu, hiçbir konuda asgari müşterekleri bulmak mümkün değil artık. Çok partili siyasetin yönetim araçlarından biri olan koalisyon kurmak, bu ortamda söz konusu bile değil.

Sebepler var
Ortamın bu kadar gergin olmasının bazı sebeplerini kabullenebiliriz. Sadece FETÖ'nün devlette ve hukukta yarattığı şokları hatırlamak bile, ortamın neden bu kadar gergin olduğunu anlamaya yardım edebilir. Bunun yanında 15 Temmuz 2016'daki FETÖ'cü darbe teşebbüsü de, siyaset hayatında bir dönüm noktası oldu. Ayrıca Irak ve Suriye'deki krizlerin Türkiye'ye terör ve sığınmacı yığılması şeklinde yansıması da, başlı başına birer gerginlik kaynaklarıdır.

İttifaklar
Ancak yine de demokratik siyasetin vazgeçilmez öğeleri olan siyasi partilerin böylesine kırıcı bir kamplaşma içinde birbirlerinin adeta düşmanı olmaları kabul edilemez. Aynı görüşte olanların birbirleri ile dayanışmalarına aracı olacak ittifakların kamplaşmayı körüklemeleri ise gerçekten çok yanlıştır.

1 Nisan ümidi
Kısacası şu 1 Nisan geldikten sonra belki siyasi aklımız yine başımıza gelecektir ve kavganın demokratik siyasette yeri olmadığını belki hatırlayacağız. Siyaset vatandaşların mutluluğunu sağlamak için yol arama ve ülkenin güvenliğini sağlama mesleğidir. Demokratik siyasetin özü ise uzlaşmadır. 31 Mart sonuçları belli olduktan sonra bütün siyasetçiler bu gerçekleri hatırlarlar ve kavga etmek yerine uzlaşmayı yeğ tutarlarsa, hepimiz bir nefes alırız.