Buna da şükredelim... Ya 2013'te değil de mesela 1940'lı yıllarda yaşıyor olsaydık...
Hitler çıldırmış. Avrupa titriyor ve henüz Nazilerin saldırısına uğramamış her ülke "Ya sıra bendeyse" diye çaresiz beklemekte.
Sırada Türkiye de var. Bereket Hitler Sovyetler Birliği'ne saldırmaya karar veriyor ve Türkiye hedef dışı kalıyor.
1960'LAR
Ya 1960'lı yılları yaşamakta olsaydık...
Kennedy ile Kruşçef, Küba'daki füzelerle ilgili pazarlık ediyorlar.
Bu pazarlığa konu olan diğer ülke Türkiye... Çünkü Türkiye'de de Sovyetler'i hedef alan nükleer başlıklı Amerikan füzeleri var. Bir savaş patlasa hedefteki ilk iki ülke Türkiye ve Küba olacak. Bereket uzlaşıyorlar ve iki ülke de füzelerini geri çekiyor.
1980'LER
1980'lere dayanan yıllarda yaşamak da problemli değil miydi?
Türkiye hiç böyle kamplaşmamıştı.
Örtülü bir iç savaş ve sağ ile solun paylaştıkları kurtarılmış bölgeler vardı... İran'a Humeyni gelmiş, Afganistan'ı Sovyetler işgal etmişti. 12 Eylül darbesi bu ortamda gerçekleşti...
Geçenlerde Orhan Miroğlu'nun ağlayarak anlattığı Diyarbakır Cezaevi faciası, böylece sahneye koyuldu.
VE BUGÜN
Bugünü yaşamak da kolay değil ama neler yaşadığımızı hatırlayınca "Buna da şükür" demek geçiyor içimizden. Ne var ki Amerika Amerika olalı böyle bir siyasal kafa karışıklığı görmedi. Mesela Başkan Trump Türkiye'ye yönelik olarak ne diyorsa, Pentagon, CIA ve FBI bunun tam tersini yapıyorlar...
Amerikan Dışişleri Bakanı Tillerson çeşitli konularda ne diyorsa, Başkan Trump tam tersini yapıyor. Bu siyasal kafa karışıklığının sonucu olarak büyük savaş Uzakdoğu'da mı yoksa Ortadoğu'da mı önce başlayacak, bilinmiyor.
HER MİHNET KABULÜM...
Cahit Sıtkı Tarancı 1936'da bu şiiri yazarken, herhalde geleceğin insanlarının ruh hallerini de tasvir etmeyi düşünmüştü...
"Ne doğan güne hükmüm geçer,/ Ne halden anlayan bulunur;/ Ah aklımdan ölümüm geçer;/ Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur... / Ve gönül Tanrısına der ki:/ - Pervam yok verdiğin elemden;/ Her mihnet kabulüm, yeter ki/ Gün eksilmesin penceremden!"