Ne kadar çarpıcı ve tehlikeli olsalar da, yaşanan olaylara alışılıyor. Sonunda sanki doğal düzen böyleymiş zannediliyor. Olayların nedenlerini soruşturmaya falan gerek duyulmuyor. Son olarak Kuzey Kore'nin attığı ve Japonya'nın üzerinden geçerken Japonları paniğe uğratan balistik füze, gazete manşetlerinde haber olamadı. Galiba bir nükleer savaşa ya da Kuzey Kore'ye dönük Amerika'nın işgal girişimine kadar, Kuzey Kore'nin bombaları ve füzeleri fazla ilgi çekmeyecek.
Sanki 15 Temmuz yaşanmadı
Bizim 15 Temmuz 2016 darbe girişimi de bu çizgide ele alınmıyor mu? Sanki bu çeşit haince darbe girişimleri doğal şeylermiş gibi, artık hatırlanmıyor bile... Yargılananlar, tutuklananlar falan sanki ortada bir şey yokken sırf iktidarın diktatörlük eğilimini tatmin etmek için bu durumdalarmış gibi değerlendiriliyor içerideki ve dışarıdaki belirli çevreler tarafından. Ve sanki Fetullah Gülen'in ataları Amerika kıtasına ilk göç eden ve Pensilvanya'ya yerleşen ilk beyazlarmış gibi bakılıyor bu sığınma ve korunma olayına...
Irak neden bu halde?
Aynı şekilde Irak'ın neden bu halde olduğu hiç düşünülmüyor. DEAŞ'la mücadele yetmezmiş gibi şimdi de Kuzey Irak Kürt Yönetimi'nin bağımsızlık için referanduma gitmesi nereden çıktı? En hoşu da bu referanduma ABD'nin karşı çıkması değil mi? Eğer ABD Irak'ı "Saddam'ın elinde kitle imha silahları var" iddiası ile işgal edip, ülkenin sosyo-politik dengelerini alt üst etmeseydi ve Irak'ın bölünmesinin altyapısını hazırlamasaydı, bugün söz konusu referandum gündemde olur muydu?
Ya 15 Temmuz başarılı olsaydı...
Hadi bakalım, ne olacak şimdi? Kuzey Kore diktatörü Kim İl Jung'un elinde gerçekten kitle imha silahları ve hidrojen bombası bile var. Bizim bu olayları değerlendirirken halimize şükretmemiz ve "Ya 15 Temmuz darbe girişimi başarıya ulaşsaydı ve Amerikan derin devleti bizim kaderimizi belirleseydi ne yapardık" dememiz gerekiyor. Eğer bu güdümlü darbe girişimi başarıya ulaşsaydı bugün Irak gibi olurduk... Topraklarımızın bir bölümü bizden referandumsuz kopartılırdı.
Kısacası kendi kaderimize kendimizin hâkim olması döneminde yaşamanın kıymetini bilelim. "Bağımsızlık" lafta kaldığı zaman ülkelerin kaderi esen rüzgârlara teslim ediliyor.