Aynı partinin 15 yıldır iktidar olduğu ve aynı liderin Başbakanlıktan sonra halkoyu ile Cumhurbaşkanı da seçildiği bir ülkede, her seçimde yenilen bir ana muhalefet partisinin lideri olmak tabii ki kolay bir iş değildir. Bu nedenle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önüne gelen gündemdeki her konuyu "Olmaz böyle şey" diyerek tepkiyle karşılamasını anlayışla değerlendirmemiz gerekiyor.
Her şeye hayır
Tabii Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu şekilde her şeye "Hayır olmaz" derken de ölçüyü kaçırmaması gerekiyor. Çünkü CHP'nin geçmişinde mesela ilk Boğaz Köprüsü'ne de "Hayır, olmaz... Önce Zap köprüsünü yapın" diyerek karşı çıkıldığı ve dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'in canından bezdirildiği hatırlardadır. Bu geçmişte "Döviz gider" denilerek televizyonun dünyadan 40 yıl sonra Türkiye'ye gelebildiği gerçeği de vardır.
İstemezük
Siyasal sözlüklerimize "Bu kafa" şeklinde giren ve Osmanlı geçmişimizden "Kazan kaldırma" ve "İstemezük" kavramları ile bugüne aktarılan söz konusu anlayışa göre, araba vapurları varken Marmara denizini ve Boğaz'ı deniz altından geçmek lükstür. Körfez'i dolaşmak varken bir köprü ile bu yolu 4 dakikada geçmek de, gereksizdir. Şükredelim ki CHP yerel bir parti... Uluslararası konularda hem söyledikleri dinlenilmiyor, hem de zaten Alman siyasetçiler Türkiye hakkında konuştukları zaman, Kılıçdaroğlu ne düşünüyorsa aynısını söylüyorlar.
S-400'ler
Kılıçdaroğlu'nun Amerikalı siyasetçilerle de aynı titreşim katsayısını tutturduğu söylenebilir. Örneğin ABD Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerini almasına karşı çıkmıştı. Kılıçdaroğlu FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın sorularını cevaplarken, Türkiye'nin Rusya'dan alacağı S-400 hava savunma sistemleri için "Şimdi bir ülkenin silah sistemleri arasında uyum olması lazım. Birbirini tamamlayan sistemler olması lazım. Değişik ülkelerden farklı silahlar alırsanız bu gelecek açısından olumlu sonuçlar doğurmaz" dedi.
İHA'lara da karşı
Kılıçdaroğlu sanayici olsaydı acaba "IPhone 7 varken IPhone 8'e ne gerek var" der miydi bilemeyiz ama insansız hava araçlarının terörle mücadelede kullanılmasını da hoş karşılamıyor. Bu araçlardan birinin vurduğu insanlar için "Terör örgütüne destek olabilirler, terörist olabilirler ama orada silah olması lazım. O da yok" diye konuşuyor. Bu şekilde sözlüklere "Silahsız teröristler" şeklindeki bir kavramı soktuğu için Kılıçdaroğlu'na Türk Dil Kurumu'nun ödül vermesi de beklenebilir.