Tabii ki Olağanüstü Hal'e neden olan gelişmeleri yok saymak mümkün değil. Başta Almanya olmak üzere bazı batı Avrupa ülkeleri, Türkiye'deki 15 Temmuz 2016 darbe girişimini de, FETÖ'nün Türk devletini ele geçirmek için oluşturduğu yapılanmayı da, PKK'nın güneydoğu illerimizdeki vatandaşların hayatlarına yönelttiği tehdidi de yok saysalar da bunlar birer gerçek.
Olağanüstü Hal
Olağanüstü Hal'e neden olan bu gelişmelerin bir yansıması da, suçluların yargı önüne çıkması için yapılan çok geniş kapsamlı soruşturmalar ve tutuklamalardır. Parlamentosu kendi uçakları tarafından bombalanmış ve vatandaşlarına kendi askerleri tarafından ateş açılmış bir ülkenin olağan düzenine dönmesi kolay olmayacaktır. Batı Avrupalıları mutlu etmek için hiçbir şey olmamış gibi davranmak, darbecilere ve FETÖ'cülere kucak açmalarını anlayışla karşılamak mümkün değildir.
Empati denemesi
Tabii ki bu yaşananlar hiç olmasaydı, gazeteler ve gazeteciler söz konusu fiillere ilişkin soruşturmalar yüzünden cezaevlerinde bulunmasaydı, bazı milletvekillerinin milletvekillikleri düşürülmeseydi daha iyi olurdu. Ama olanla öleni yok saymak mümkün değildir. Yönetimden sorumlu olan insanları eleştirdiğimiz kadar empati denemeleri yapıp, zaman zaman kendimizi onların yerine koymamız da gerekiyor. Hem halkın oyu ile ülkenin yönetimini üstlenip hem de hiçbir şey olmamış gibi davranmak mümkün olabilir miydi?
İcraat devam ediyor
Ve bir de elimizi vicdanımıza koyup, bunca kriz ve kargaşa arasında yapılan icraatı düşünmeliyiz. Mesela yeni havalimanı inşaatının yüzde 65'i bu arada tamamlanmış. Avrupa'nın en büyük hava limanı olacak bu tesis, şimdiden insanı hayretlere düşürüyor... 2018'in 29 Ekim'inde hizmete girecekmiş. Boğaz'ı, Körfez'i aşan köprülere, Boğaz'ı denizaltından geçen araçlara, hızlı trene alıştık. Otobüs yerine uçak kullanan milyonlar da artık doğal gelişmeler arasında. Kalkınma hızının Avrupa ortalamasının üzerinde olması da yadırganmıyor. Demek bunları yapabiliyormuşuz!
Bu vatan bizimdir
Demek istediğim şu... İyisi ve kötüsü, doğrusu ve yanlışı ile bir başka Türkiye yok. Çevremizde ve coğrafyamızda olup bitenleri düşünmeli ve vatanımızın kıymetini bilmeliyiz. Bu problemli günler de geçmiştekiler gibi mutlaka geride kalacak.
Demokrasiye ve hukuka bağlı kaldığımız ve kendi insanımızdan nefret etmemeyi öğrendiğimiz ölçüde, yarınlarımız bugünden daha iyi olacaktır.