Geçen yıllardan birinde o dönemde Başbakan olan şimdiki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a sormuştum:
-Eline kalemi alan ya da kürsüye çıkan herkes, kendisini sizi eleştirmekle görevliymiş gibi görüyor. Bu kadar yoğun biçimde eleştirilere hedef olmak sizi rahatsız etmiyor mu?
Erdoğan bu soruma şöyle cevap vermişti:
Haklı eleştiri yararlıdır
-Haklı eleştirilerden neden rahatsız olayım ki... Demokrasinin fazileti çok seslilikten kaynaklanır. Keşke ana muhalefet iktidara alternatif olabilse... Haklı eleştiri, o konuda aynı hatayı tekrar etmemenizi sağlar. Bu konuda iki mesele var anlayamadığım. Birileri hakaret etmekle eleştirmeyi karıştırıyor. İkinci mesele de eskiden beri hukukumuz olan bazılarının, her konuda sadece beni yermek için kalemlerini ve dillerini kullanmaları. Bu karakter değişikliğini de hiç anlayamıyorum.
Bir Özal anısı
Erdoğan "Eskiden beri hukukumuz olan bazı yazarlar" derken Turgut Özal'ı hatırlamıştım.
Kamuoyuna yansıyan "Jaguar Olayı" ertesinde Milliyet'te, o dönem Başbakan olan Özal'ı çok ağır dille suçlayan çok ağır üsluplu üç yazı yazmıştım. Dördüncü gün telefon çaldı. Karşımda Özal vardı,
-Seninle hukukumuz var. Arkadaşız biz. Neden bana hakaret ediyorsun, dedi.
Kendisine maksadımın hakaret etmek olmadığını ve kızının bir otomobili hediye olarak almasının yanlış olduğunu söyledim. Beni Harbiye'deki Orduevi'nin 18'inci katındaki dairesine davet etti. Orada "Jaguar Olayı"nın içyüzünü anlatınca yüzü mosmor oldu.
Babalar ve evlatlar
-Benim bunlardan haberim yoktu. İyi ki o yazıları yazmışsın. Artık her şeyi biliyorum, haklıymışsın. Sana teşekkür ediyorum, dedi.
Sonra da "Hangi baba evlatlarına söz geçirebiliyor ki" diye başlayan bir açıklama ile kamuoyundan özür diledi.
Bu anlattıklarımı bilmek tabii ki çok bir şey değiştirmez. Herkes bildiğini okumaya ve hakaret etmekle eleştirmeyi karıştıranlar yanılgılarını sürdürmeye devam edeceklerdir. FETÖ benzeri örgütlerin varlığı, bu yanılgıları daha da artıracaktır. Bu gibi durumlara sinirlenmek yerine, yalancılıklarını demagojileri ile örtenleri alaya alan fıkralara takılmalarını tavsiye ederim.
Boluda bir kutup ayısı
Mesela Temel konuklarına avladığı hayvanların postlarını gösterirken bir kutup ayısının beyaz postu önüne geldiklerinde konuklardan biri "Temel, bu kutup ayısını nerede avladın" diye sormuş.
Temel "Bu kutup ayısını Bolu ormanlarında avladım" diye cevap verince soruyu soran şaşırmış ve "Bolu ormanlarında kutup ayısının ne işi varmış" deyince Temel gülmüş, "Bir ayının coğrafya bilgisine sahip olmasını herhalde bekleyemezdim" demiş.