Ne kadar yoğun bir siyaset eğitiminden yaşayarak geçtiğimizin farkında mısınız?
Mesela "Algı yönetimi"nin ne olduğunu öğrenmiş olmamız gerekiyor. Bunun son örneğini, halkın üzerine ateş açan ve darbe yaparak Türkiye'yi bir iç savaşa sürüklemek isteyenleri "Mağdur" olarak gösteren yayınlarda gördük.
Ajitasyon uzmanları
Özellikle FETÖ'cülerin bu konuda çok sıkı eğitim gördükleri ve "Provokasyon" ya da "Ajitasyon" gibi alanlarda uzman oldukları anlaşıldı.
Bu vesile ile seçilmişler devleti yönettiklerini zannederken, devletin FETÖ tarafından ele geçirilmiş olduğu da anlaşıldı. Daha ötesi olabilir mi? Hava Kuvvetleri bile FETÖ'cü pilotların elindeymiş. Ya da Genelkurmay İstihbarat Dairesi'ne bunlar hâkimmiş.
Agitprop
Bu açıdan baktığınızda ajitasyona ve provokasyona dönük eylemlerin Türkiye'de dünya pratiğinin tersine, seçilmiş iktidarı hedef aldıklarını gördük...
Oysa bunlar statükonun sahipleri tarafından, statükoyu değiştirmeyi amaçlayan akımlara ve düşüncelere karşı kullanılan araçlardır. Örneğin eski Sovyetler Birliğin'de toplumu rejimin arkasında tutmakla görevlendirilmiş " Agitprop" (otdel agitatsii i propagandy) diye isimlendirilen ve "Ajitasyon" ile "Propaganda"yı rejimi güçlendirmek için kullanan bir devlet organı vardı.
Aldatılmışlık
Böylesine yoğun bir eğitimden yaşayarak geçmenin avantajları olduğu gibi olumsuz yanları da vardır. Örneğin bu eğitim sürecinde toplumdaki güven duygusunun köreldiğini görebiliyoruz. Cumhurbaşkanı'nın ya da Genelkurmay Başkanı'nın yaverlerinin bile FETÖ'cü olduklarını öğrendikten sonra, "Güvenecek ne kaldı bu dünyada" diye düşünmemek pek mümkün değildir.
Olumlu ve olumsuz yanları ile böylesine yoğun bir siyaset eğitimini geride bıraktığımıza göre, bundan sonra aldatılmamız pek kolay olmayacaktır.