Aziz Nesin'in "Sait Hopsait"i bugünlerde iç ve dış politikanın en büyük ilham kaynağı konumunda...
Sait Hopsait'in futbol maçında rakibine tekme attıktan sonra yere yatıp kıvranan ve hakemi faul vermek konusunda yanıltan sporcu modeli olduğunu belki hatırlarsınız.
Sait Hopsait modelini iç siyasette, darbe girişimini tezgâhladıktan sonra gözaltına alındığı veya tutuklandığı için "Bu ülkede hukuk yok, mağdur edildim" diye feryat edenlerde görmüyor muyuz? Bunlara yandaş kamuoyu da, Sait Hopsait'in aldattığı hakem misali "Evet, bunlar mağdur ediliyor" diye tempo tutmakta...

Dış siyasette...
Uluslararası politikada ise, saldırgan ne kadar devlet varsa, hepsi birer Sait Hopsait... Tabii bunların başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor.
Hemen her gün ABD'nin sözcüleri dünyadaki gelişmeler üzerinde açıklamalar yapıp görüş bildirirler. Bu da yetmezmiş gibi, Kongre'nin organları dünya ülkeleri üzerinde raporlar yayınlarlar.
Bu açıklamalara ve raporlara baktığınızda, hukukun üstün olduğu ve insan haklarının temel değerler olduğu bir ülkenin, dünyadaki hukuk düşmanı ülkeleri teşhir ettiğini düşünebilirsiniz.

Sabıkası çok fazla
Sanki "Kitle imha silahları var" yalanı ile Irak'ı işgal eden, sanki "Guantanamo hukuku" modeli ile hukuku da insan haklarını da yok sayan, sanki nükleer silahları dünyada ilk kez kullanan, sanki müttefiki Pakistan'ın egemenlik hakkını görmezden gelerek El Kaide liderini evinde öldüren ülke ABD değildir.

Ya Avrupa Birliği?..
İşte bu ülke Sait Hopsait modelini mesela Türkiye'yi eleştirirken uygulayınca, tabii ki sinirlenirsiniz. Veya sınırlarını ölümden kaçan Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı, Libyalı mültecilere kapatan Avrupa Birliği üyeleri, demeçler ve raporlarla Türkiye'deki hukuk ve insan hakları rejimini eleştirince de "Hadi ordan, sen de" demez misiniz?
Bereket bu kendini bilmezlere ağızlarının payını Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık vermekte.