15 Temmuz sonrasının "2'nci Cumhuriyet" dönemini ifade ettiğini yazmıştım. Ama nasıl Cumhuriyet'e geçtiğimiz için "Osmanlı"yı yok sayamıyorsak, "2'nci Cumhuriyet"e geçtiğimiz için de "1'inci Cumhuriyet"i yok sayamayız.
Aslında hayat bir devamlılık değil midir? Birikimleriniz daha sonraki dönemleri etkiler. Eğer yaşananlardan ders alacak kadar aklınız varsa, aynı hataları tekrarlamazsınız. Devamlılık bir tekrar ya da bir kısır döngü haline dönüşmez.

Değerleri koruyalım
Bize 1'inci Cumhuriyet'in bıraktığı değerleri koruyarak aksaklıkları bertaraf edebilirsek, sosyo-politik yaşamımız bir kısır döngüye dönüşmez. Örneğin "Atatürk", "Kurtuluş Savaşı", "Demokrasiye geçiş" bize 1'inci Cumhuriyet'ten kalan değerlerdir. Ama "Vesayetçi demokrasi", "Askeri darbeler", "Halkın değil kurumların egemenliği" gibi olguları geride bırakamadığımız takdirde, 2'nci Cumhuriyet de 1'incisi gibi, çağdaş uygarlığa ulaşmak hedefini hep uzakta görecektir.

Darbeler geride kaldı
2'nci Cumhuriyet'in başlangıç tarihi olan 15 Temmuz 2016'da, halkın egemenliğinin ne olduğunu, millet olmanın ne anlama geldiğini, şehitler vererek öğrendik. O günü yaşayan ve bilinçle değerlendiren kim olursa olsun, Türkiye'de darbe yapmayı aklına getirmeyecektir. Aynı şekilde Silahlı Kuvvetler'i demokrasinin alternatifi olan bir siyasi örgüt şeklinde görmek de artık geçmişte kalmıştır.

Ortadoğulu olmak
Tarih ve coğrafyanın bizi Ortadoğu'da yaşamaya mahkûm ettiğini ve bölgenin tüm sorunlarının bizim sorunlarımız da olduğunu hiç unutmamalıyız. "Arap Baharı" diye başlatılan olayların, sonunda diktatörleri ya da kargaşayı getirdiğini yaşayarak öğrendik. Bu coğrafyanın sorunları bize sadece milyonlarca sığınmacı şeklinde yansımadı. Terör de, dış kaynaklı olarak bu dönemde tırmandı. Son darbe teşebbüsünü ise "Acaba müttefiklerimiz de işin içinde mi" diyerek geçirmedik mi?
Kısacası hem Ortadoğulu hem de Türkiyeli olmanın yollarını bulmamız gerekiyor. Bugüne kadar bunu başardığımız için yarına da güvenle bakıyoruz.