Bireylerin de toplumların da doğalarında var olan "Üst değerler"le bunları yok sayan ve kendilerine benzemeyeni yok etmeyi, aşağılamayı amaçlayan kötü alışkanlıklar sürekli çatışırlar. Ama geniş kitleler, ahlakın, dinin hukukun simgelediği üst değerleri benimsedi.
"Laiklik" ve "Özgürlükçü demokrasi" gibi araçlar gelişmiş insanlık anlayışının sahip çıktığı üst değerleri kurumsallaştırdı.
Ötekiler tehdittir
Ama yine de en gelişmiş toplumlar bile dönem dönem kendileri gibi düşünmeyen, farklı inançlara sahip ya da değişik etnik kökenlerden insanları "Ötekiler" veya "Tehdit" olarak gördüler. Avrupa kültürünün önemli bir kaynağı olan Almanya'nın 20'nci yüzyılda Yahudi ırkından olanlara uyguladığı Genosit buna bir örnek değil midir?
Akılcı yol
Ama artık herkesin anlamış olması gereken bir gerçek var. Tek tip insana dayalı toplum yaratmak mümkün değildir. Amerika'nın egemen beyazları, Amerikan siyahlarını beyazlaştırmadılar. Avrupa'nın Katolikleri, ne Yahudileri ne de Protestanları Katolik yapabildiler.
Farklılıklar korunarak bu farklılıklara sahip bireyleri ve toplum kesimlerini asgari müştereklerde birleştirecek uzlaşmaları aramak en akılcı yoldur.
Durum değerlendirmesi
Biz Türkler, 21'inci yüzyılda hâlâ kendi içimizdeki farklılıkları, asgari müştereklerde uzlaştırmak konusunu çözebilmiş değiliz. Kendilerini "Yerleşik kentliler" yahut "Beyaz Türkler" ya da "Cumhuriyet Muhafızları" olarak gören kesimlerin, bu konuda bir durum değerlendirmesi yapmalarının zamanı gelmiştir.
Çağdaşlık bu mu?
Kırsaldan kente göç eden köylülere karşı "Halk geldi vatandaşın huzuru kaçtı" tepkisi koyan, iktidarı belirleyen seçmen çoğunluğunu "Göbeğini kaşıyanlar" şeklinde niteleyen sözde kentsoylu söylemler, bu kesimin sahip çıktığı "Çağdaşlık" olgusu ile çelişki halindedir.
Karikatür gibi
Sayıları ve etkileri giderek azalan bu kesimin görünümünü Herkül Millas şöyle tasvir etmişti:
"Halktan kopmuş, halkı aşağı gören, Batı'nın temel gerçeklerini ne anlamış ne de benimsemiş, büyük oranda özenti bir yaşam biçimi yaşamaya çalışan, Osmanlı yöneticisi bozması bir tür memur aristokrasisi... Bu sınıf burjuva değil, bu sınıfın karikatürüydü..."
Özetle "Kültür üreten ve Batı'yı yüzeysel kopya etmekle yetinmeyen, kimlik açısından ezik olmayıp özgüvenli olan, zenginliğini devlete yamanarak sağlamayan ve asalak olmayan" Beyaz Türk modeli özlemi içindeyiz.