1974-75 yıllarında TRT Haber Dairesi'ni yönetmek için Ankara'ya yerleştiğimde, çok değerli yeni dostlar edinmiştim. Bunlardan biri ile sohbet ederken, o dönemde cep telefonları henüz icat edilmediği için, arkadaşlarının numaralarını kaydetmek için kullandığı telefon defterini masanın üzerine koydu. Sayfaları birer birer çevirmeye başladı.
Bu sayfalarda üzerleri çizilmiş isimler ve telefon numaraları oldukça fazlaydı... Bu çizikleri bana gösterdi ve şöyle dedi:
Siyaset rüzgârı
- Seninle çok anlaşıyoruz... İyi arkadaş olduk. Ama ne yazık ki sen Ankara'ya siyaset rüzgârının esintisi ile geldin ve böyle tanıştık. Ankara'ya bu rüzgârla gelenler ne yazık ki burada çok kalmazlar. Bir iktidar değişikliğinde görevleri sona erer ve onlar Ankara'dan ayrılırlar. Bu durumun bana yansıması da telefon defterimdeki yeni arkadaşlarımın isimlerinin ve numaralarının üzerlerinin çizilmesi biçiminde olur.
Haklı çıktı
Bu arkadaşın haklı olduğunu kısa sürede anlayacaktım... Ben Ankara'ya Ecevit'in Başbakan olduğu CHP-MSP koalisyonu ile gelmiştim. Sevgili arkadaşım İsmail Cem 1974'te TRT Genel Müdürü olmuş, o da beni Haber Dairesi'nin başına getirmişti. 1975'te ise 1'inci Milliyetçi Cephe koalisyonunun ilk işi İsmail Cem'i görevden almak oldu. Ben de istifa edip İstanbul'a döndüm. Arkadaş olduğumuz o Ankaralı ile de daha sonraki yıllarda temasımız kesildi.
Yol ayrılıkları
Şimdi arkadaşların isimleri ve telefon numaraları akıllı cep telefonlarının belleklerinde saklanıyor. Ama siyaset dünyasına uzaktan ilişkili olsanız bile İstanbul'un Ankaralılaştığını kolayca görebiliyorsunuz. Belirli bir süredir kullanmadığınız numaralar iktidar değişikliklerini değil "Yol ayrılıkları"nı simgeliyor. Bunları gözden geçirip yıllarca aksamadan süren arkadaşlıklarımı hatırlarken "Meğer siyasetin yeri hayatımızda ne kadar ağırlıklıymış" dedim kendi kendime...
Dedem gibi
Uzun yıllar boyu sevinçlerimizi ve kederlerimizi paylaştığımız arkadaşlıklar, meğer herkesin aynı siyasi görüşü paylaşması üzerinde kuruluymuş.
Bu çok sağlıksız bir durum değil mi? Dedem çok ileri yaşında artık hayata gözlerini kapamak üzereyken, çocuk yaştaki annemi yanına çağırmış ve "Emine çok mutlu ölüyorum, çünkü hayatımda sonuna kadar arkadaşlığımı sürdürmeyi başardığım çok yakın bir tane arkadaşım var" demiş. Acaba sonunda bizler de dedem gibi mi hayata veda edeceğiz?