Toplumun istikrar ve güven arayışını yansıtan seçim sonuçlarını kabullenmek yerine seçmenleri aşağılayan aymazlara aldırmayın. Sonuçta Eflatun da bu coğrafyanın bir insanı değil midir? Ne demiş Milat'tan 350 yıl önce yıl önce?
- Karanlıktan korkan bir çocuğu anlayabiliriz. Ancak hayatın asıl trajedisi, aydınlıktan korkan insanların varlığıdır.
Demokrasinin aydınlanmasını genel seçimler sağlar... Ama sözünü ettiğimiz aymazlar, bu çağda da aydınlıktan korkanları temsil ederler.
Negatif aymazlar
Aslında bireyler de, toplum kesimleri de, tutumlarını belirlemek konusunda ikiye ayrılırlar. Birinci gruptakiler, neyi istediklerini, ne tür şeylerden huzur duyduklarını, neleri sevip beğendiklerini belirlemek yerine, sevmediklerini, karşı olduklarını hatta nefret ettiklerini listeleyerek tutumlarını oluşturuyorlar.
Uzlaşamazlar
Böyle bir kişiyle lokantaya gidin. Yemek listesinde sevdiklerini değil, sevmediklerini önce bulur. Bunların egemen oldukları siyasi partilerin tutumlarına bakın... Bu tür partiler pozitif hedeflere dönük değil, kan davalarına ve karşı olunan şeylere göre kurulur. Dış ve iç siyasette, işbirliği yapılacak, uzlaşılacak alanlar yerine, üzerinde taviz verilmeyecek "Pozisyonlar" öncelik alır.
Tepki değil özeleştiri
İkinci grup üyesi bireyler de toplumlar da, "Gelişmişlik"i, "Bilgi"yi, "Özgüven"i temsil ederler. Onları nefretleri değil sevgileri yönlendirir. İnsan aklının aşamayacağı hiçbir sorun olmayacağına inandıkları için, kendileri dışındakilere kızmak yerine, kendilerinin neler yapabileceklerini araştırırlar. "Tepki"den çok "Özeleştiri"ye öncelik verirler. Başarı başkasına ait olsa da kıskanmazlar, kutsarlar.
Sabırlı bir halk
Seçim sonuçlarına öfkelenip kendi toplumundan nefret eden ve halkı aşağılayan aymazların tek sorunu aydınlıktan korkmaları değildir. Bunlar beyinlerini kullanıp halkı anlamaya çalışmak yerine, vücut salgılarının girdabında dönüp durmayı yeğ tutarlar. Oysa Anadolu insanını tarihi süreç içinde değerlendirebilseler, en önde gelen niteliğinin "Sabır" olduğunu da görebilirler.
Reformlar ve halk
Doğasına, kültürüne, geleneklerine, inançlarına aykırı gelişmeler olduğunda bile, kısa vadede uyumludur bu insan. Özellikle "Devlet"le kavga etmeyi pek sevmez. Ama ilk fırsatta, kendisine uymayan zorlama yapılanmaları değiştirir, nehri yatağına döndürür. Bu durum Anadolu insanının yenilikçi olmadığı ve moderniteyi reddettiği anlamına gelmez. Ama kimliğinin ve kişiliğinin korunduğu bir yenileşmeyi kabul eder. Reformlar bu çizgide oldukları zaman toplum bunları benimsemiş ve ileri taşımıştır.
Sabrın vadesi
Halkı cahil, umursamaz kitleler olarak gören, kendi insanını küçümseyen siyasal kadrolar, sonunda halkın kendilerinden uzaklaştığını da görmüşlerdir. Bu açıdan "Demokrasi" Anadolu insanının yüzlerce yıllık beklentisine en iyi cevap olmuştur. Çünkü artık "Sabır" vadesiz bir senet değildir. Siyasi sabrın süresi iki seçim arasındaki kadardır.
Ortak akıl
Bu zaman sürecinde bazıları barışı değil savaşı, bazıları hukukun üstünlüğünü değil üstünlerin hukukunu, bazıları sivil değil askeri rejimleri de savunabilir. Ama sonunda seçim gelir ve "Halk"ın hangi düşünceyi doğru bulduğu açığa çıkar. Edirne'den Kars'a kadar uzanan alanı kapsayan "Ortak akıl" şimdiye kadar yapılan her seçimde "Makul" olanı siyasete sunabilmiştir.
Halka güvenelim
Askeri rejimlerin hemen sona ermesi için bunların hazırladıkları anayasalara referandumlarda "Evet" demiş ama ilk genel seçimde de, askeri rejimin güdümündeki siyasi kadroları tasfiye etmiştir. Bir seçimde iktidar sahibi ettiğini ertesi seçimde barajın altına düşüren, ordu-yargı işbirliğinin hapse attığını sandıktan başbakan olarak çıkartan, hep aynı seçmen değil midir sonuçta?