Bilginin hiç devrede bulunmadığı, belleklerin bir bebek hafızası gibi bembeyaz olduğu ve sadece yalın zekâ ile her konuya yaklaşılan bir dünyada, kim bilir ne hoş tartışmalar yapabiliriz... Gazeteciliği bankacılığa katıp siyasetin rantına ortak olmaya heveslenenlerin gazetelerini batırıp, patronlarını cezaevine gönderdiklerini hatırlıyor muyuz mesela?
Örneğin "Neden köpekler kuyruklarını sallar da kuyruklar köpekleri sallamaz" benzeri derin içerikli felsefi arayışlara girebiliriz... Veya serinlemek için eline aldığı yelpazeyi sallamak yerine, yelpazeyi sabit tutup, yüzünü sallayan bir adam serinler mi sizce? Arşimet'in tası hamamdaki suda yüzmeseydi veya ağaçtaki elma Newton'ın başına düşmeseydi, bunların simgelediği fizik kanunları doğa olaylarını etkilemeyecek miydi?
Olmayana ergi
2'nci Dünya Savaşı'nda Japonya Pearl Harbour'da Amerika'yı vurduğu zaman, Nazi Almanyası Japonya'ya savaş ilan etseydi, ABD Avrupa'daki savaşa Almanya karşısında katılmayacak mıydı? Napolyon Waterloo'da İngilizleri yenip sonra Britanya Adası'nı işgal etseydi, şimdi İngiltere'de trafik Fransa'daki gibi sağdan mı akacaktı?
Ya böyle olsaydı
Osmanlı İmparatorluğu 1'inci Dünya Savaşı'na katılmasaydı ya da İngiliz -Fransız ittifakının yanında katılsaydı, bugün bizler cumhuriyetle değil monarşiyle mi yönetiliyor olacaktık? Türkiye 2'nci Dünya Savaşı'na katılsaydı ve Balkan ülkeleri gibi önce Almanya sonra da Sovyetler tarafından işgal edilip Demir Perde ülkesi olsaydı, şimdi Avrupa Birliği'ne girmemiz daha kolay mı olurdu?
Her şey tersine döndü
Rahmetli eğitimci ve edebiyatçı Mahir İz "Yılların İzi" (İrfan Yayınevi- 1975) adlı otobiyografisinde Atatürk dönemi Kız Muallim Mektebi ve Kız Lisesi Müdürü olan Ayaşlı Ali Rıza Bey'den anekdotlar aktarır... Kadıköy'de beş katlı bir apartmanın balkonundaki bir hanım, iple sallandırdığı sepeti manav doldurduktan sonra yukarı çekmeye başlamış. Yoldan geçen Ali Rıza Bey bu durumu görünce "Biz tarihte maidenin (yemek, rızk anlamında) gökten indiğini okumuştuk. Şimdi iş tersine dönmüş, erzak yerden göğe çıkıyor" demiş.
Ne dersiniz? Halkın seçimine karşı olan siyasetçilere, Beyaz Türklerin HDP aşkına, Kartelcilerin basın özgürlüğünü kutsamalarına falan bakarken, olaya Ali Rıza Bey gibi mi yaklaşsak acaba? Temel'in bile gerçeği anlamak için, deneyim sahibi insanlara danışması gerekmiyor mu zaman zaman?
Temel ilk kez uçağa bindiğinde, pencereden aşağı doğru bakmış ve yanındaki yolcuya heyecanla "Yerdeki insanlar karınca gibi görünüyor" demiş. Koltuk komşusu da "Uçak daha havalanmadı, onlar gerçekten karınca" diye cevap vermiş Temel'e...