Suriye'nin Beşşar Esad'ı için "Armut çürük olduktan sonra ha dalda durmuş ha yere düşmüş ne fark eder ki" demek, en doğru tanımı yansıtmaz mı? Şimdi Ukrayna'daki kuşatılmışlığının rövanşını Suriye'ye girerek almaya çalışan Putin, bu çürük armudu hangi tezgâhta pazarlayabilir ki?
Bu arada olan Suriye halkına oluyor...
Bizdeki gezi zekâlılar bu coğrafyada oynanan oyunların bilincinde olsalardı ve bize de yansıyan terör tırmanmasının şakşakçıları olmasalardı, tabii ki çok iyi olurdu... Ama tarih bu tür ahmaklıkların da öyküsü değil mi?
Bu bir genocide mi?
Tabii bir de, şimdi Rusya'nın da failleri arasına katıldığı ve Suriyelileri hedef alan insanlık suçunun niteliğini belirlemek meselesi var... Bu konuda kitleler genel olarak "Genocide" kavramının ötesine pek bakmaz.
Yunancada "Genos" ırk ya da kabile anlamına gelirmiş. Latincede de "Cidere" öldürmeyi ifade edermiş. "Soykırım" suçu, "Etnik, dinsel ya da ulusal bir grubun kısmen veya tamamen sistemli tahrip edilmesi fiili" olarak tanımlanıyor.
Genocide ve türevleri
Birleşmiş Milletler'in 1948 tarihli "Soykırım Suçlarını Önleme ve Cezalandırma Konvansiyonu"ndan bu yana çağdaş uygarlığın hukuk ve siyaset sözlükleri "Genocide" kavramının türevleri ile de dolmaya başladı. "İnsanlığa karşı işlenen suçlar" kapsamında mesela şu tür kavramlar da var artık çağdaş uygarlığın sözlüklerinde...
Kendi kendini yok etmek
Politicide- Bu kavram bir siyasi ya da sosyal kesimin sistematik tasfiyesi eylemini ifade ediyor. Örneğin İsrail'in Filistinlilere karşı yürüttüğü şiddet içeren uygulamalar veya Mandela öncesi Güney Afrika'nın apartheid politikası buna örnek olabilir.
Autogenocide- Bir ülke yönetiminin kendi vatandaşlarını yok etmeye dönük uygulamalarına "Autogenocide" deniliyor.
Kamboçya'nın Kızıl Khmer'lerinin 1970'lerde milyonlarca Kamboçyalı'yı öldürmeleri, buna örnek gösteriliyor.
Siyasi sapıklıklar
Democide- Bu kavram da "Soykırım" kapsamına girmeyen ama yönetimlerin kendi vatandaşlarını tasfiyesine yol açan eylemleri ifade ediyor. Örneğin Stalin döneminde çeşitli ideolojik gerekçelerle farklı kesimlerin ve ırkların milyonlarla ifade edilen sayılarla tasfiyeleri, sürülmeleri, kamplarda yaşamaya mahkûm edilmeleri "Democide" kapsamında değerlendiriliyor.
Bir de genel olarak "Kirli Savaş" şeklinde nitelenen ve genocide suçunu hatırlatan fiiller de var çağdaş uygarlığın hukuk ve siyaset sözlüklerinde.
Sayısız örnek var
Bunlara birkaç örneği de şu olaylardan verebiliriz... 1976-81 arasında Arjantin'i yöneten askeri cunta, rejim düşmanı oldukları gerekçesiyle 30 bin kişiyi öldürmüştür.
Endonezya'da 1965 darbesi ertesinde komünist oldukları gerekçesiyle katledilen Endonezyalıların sayısı 1 milyon dolayındadır.
Yakın dönemde Bosna'da, Ruanda'da, Darfur'da olanlar bazı yorumculara göre "Genocide" suçu tanımına girmekte.
Yakın tarih
Mesela İspanya iç savaşı ertesinde, 1930'ların ikinci yarısında Franco rejiminin "Beyaz Terör" diye adlandırılan anti-komünist şiddet dalgasında öldürülenlerin sayısı 150 bin dolayındadır. 1'inci Dünya Savaşı ertesinde eski askerlerden oluşan faşist "Freicorps"un solcu oldukları gerekçesiyle katlettikleri Alman sendikacı ve aydınların sayısının 25 bin olduğu tahmin ediliyor.
Esad'ın avukatı Putin mi olur?
Kaçınılmaz bir gelecekte Beşşar Esad'a "Suçlardan suç beğen" sorusunun sorulacağı kaçınılmaz... Acaba savaş suçlularının yargılandığı "La Haye Divanı"nda onun avukatı Putin mi olacak? Öyle olursa Putin herhalde Stalin dönemindeki "Leningrad Duruşmaları"nın savcısı Vişinski'den ilham alıp savunma hazırlar.