HDP'nin ileri gelenlerinin ve ileri gidenlerinin ve özellikle Eş Başkan Selahattin Demirtaş'ın bir temel tercih yapmaları gerekiyor...
HDP kendisine oy veren Kürt ağırlıklı seçmenleri mi, yoksa Kandil'i mi, PKK'yı mı, PYD'yi mi temsil ediyor? Ya da HDP meşru demokratik siyasetin bir katılımcısı mı, yoksa yasa dışılığın ve terörizmin sözcüsü mü?
HDP Eş Başkanı Demirtaş'ın, Ankara'da gazetecilerin sorularına verdiği cevapları dinlerken bu sorulara ilişkin cevapların henüz belirlenmediğini hissettim.

Kandil'in sözcüsü gibi
Bir gazetecinin Kandil'in silah bırakmaya verdiği cevabı ile ilgili bir sorusu üzerine konuşan Demirtaş, "Kandil'in müzakereye dönmeye hazırız" mesajlarının görülmesi gerektiğini söylüyordu.
Demirtaş "PKK amasız silah bırakmalı" çağrısıyla ilgili sorulan soruya şu şekilde cevap veriyordu:
"Kandil'den yapılan açıklama bizim çağrımız üzerine yapılmış değil.
Kandil'deki o röportaj çağrımızdan iki gün önce yapılmış bir açıklama.
Kandil'in bu şekilde açıklamalarını Türkiye duymalıdır. Müzakereye dönmeye hazırız ve karşılıklı ateşkes ilan etmeye hazırız. Bu konuda defalarca açıklama yaptılar. Bu çağrılara kulak tıkayan hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır."

Yine de şükredelim
Meşru demokratik siyasetin ve anayasal düzenin bir öğesi olarak, PKK'nın sözcülüğünü yapmak Demirtaş'a mı düşer? Ayrıca "Devlet"in "Silahlar betona gömülmeden ve militanlar Türkiye'yi terk etmeden Açılım Süreci buzdolabından çıkartılmaz" içerikli kararlılığından haberi yok mu Demirtaş'ın? Ve son terörist eylemler ile artık Öcalan'ın bile devreden çıkartıldığını görmüyor mu? Yine de şükredelim...
Demirtaş Seçim Hükümeti'ne ilişkin açıklamalar yaparken PKK'ya da bazı bakanlıkların verilmesi gerektiğini bereket söylememiş. Mesela yol ve iş makinelerinin daha rahat tahrip edilebilmesi için ilgili bakanlığın Kandil'e verilmesini de önerebilirdi.

Bu da iyi haber
Neyse... "Aldatılmış Beyaz Türkler"in ve "Emanet oylar"ı verenlerin biraz rahatlamasını sağlayacak haberler de var. Mesela Demirtaş'ın PKK'nın sözcülüğünü yaptığı açıklamalarından kısa bir süre sonra PKK'ya yakınlığıyla bilinen internet sitesi, PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan'ın röportajına yer verdi. Kalkan bu röportajda, "Bazı siyasetçiler bize çağrı yapıyor, 'kayıtsız şartsız mücadeleyi bırakın, teslim olun' diye. Nereye teslim olacağız? Siz ne yaptınız ki, bize çağrı yapıyorsunuz? Siyaset kurumu işledi, sorunları çözdü de PKK engel mi oldu?" diyor. Kalkan, "HDP siyasette yeterince yaratıcı ve başarılı olamadı. Başkalarına çağrı yapıyorlar, ama kendileri neyi başardılar da çağrı yapıyorlar!
Biraz gerçekçi olmaları lazım" diyerek Demirtaş'ın çağrısına cevap veriyor.

Kimin vekilisiniz?
Bakalım Demirtaş Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı seslendirdiği tepkiyi Duran Kalkan için de tekrarlayacak mı? Yoksa seçim hükümetinde Duran Kalkan'ın da yer almasını mı önerecek?
1946 sonrası TBMM'de bir CHP'li milletvekili "Köylüler ormanları tahrip ediyor" diye konuşunca Demokrat Partili milletvekili "Siz ormanların mı yoksa köylülerin mi vekilisiniz" diye cevap vermişti kürsüde. Şimdi bu tür soruların HDP'lilere sorulması gerekmiyor mu? HDP'liler Türkiyelilerin mi yoksa Kandillilerin mi vekili acaba?