Türk siyasetinin ileri gelenleri ve ileri gidenleri temcit pilavına kaşık sallarlarken, dünyadaki değişim ve gelişmeler bizi tepeden tırnağa etkiliyor, değiştiriyor... 50 milyonu aşkın akıllı cep telefonlu, kredi kartlı, 25 milyonu internete giren yeni Türkler için, siyasetten beklenenler de, "Kriz" kavramının anlamı da, eskisinden çok farklı. Sosyal medyadaki "Suhteler"in mesajları ile birbirleri hakkında aşağılayıcı sözler söylemeyi siyaset etmek zanneden politikacıların konuşmaları arasında fark olmasa da, geniş kitleler için durum farklı.
Yeni bir çağ
"Acaba Bahçeli HDP için neler diyecek" veya "Acaba Demirtaş Öcalan'ı mı, yoksa Kandil'i mi dinleyecek" sorularına cevap ararken, bilişim çağının hayatımıza ve hepsi de sonunda birer "Dijital insan" olan siyasetçilerin hayatlarına ne ölçüde yansıdığını düşünüyor muyuz?
Mesela Avrupa hava alanlarından ABD'ye gitmek için kalkan her yolcu uçağının personeli, havalandıktan sonraki 15 dakika içinde uçaktaki tüm yolcular hakkındaki tüm bilgileri Amerikan güvenlik birimlerine bildirmek zorundaymış. Bu konuda AB ile ABD arasında, 11 Eylül 2001 terörist saldırısı ertesinde bir anlaşma yapılmış.
Özel bilgiler
35 maddeden oluşan bu bilgiler arasında, yolcunun kredi kartı numarası, adresi, fiziki özellikleri de varmış. AB'nin yargı organı olan Adalet Divanı yolculara ait özel bilgilerin başka ellere geçmeyeceği güvencesinin bulunmaması gerekçesi AB-ABD arasındaki anlaşmayı 2006'da iptal etti. Ne var ki Amerika bu iptal kararını yok saydı. Uçaklarındaki yolculara ait bilgileri ABD'ye transfer etmeyen hava yolu şirketlerinin uçuş izinlerinin iptal edileceği bildirilmişti.
İnsan da dijitalleşti
Bütün bunlar "Yeni Dünya"nın veya "Bilgi-İletişim Çağı"nın bir yansıması aslında. Artık "İnsan" denilince akla, GSM telefon numarasının, kredi kartı numarasının, vatandaşlık ve vergi numarasının ve benzer sayısız numaranın oluşturduğu bir "Dijital Canlı" akla geliyor. Eğer bir devlet veya bir örgüt veya bir şirket bu bilgilere ulaşıyorsa, kimsenin ne özel hayatı, ne de gizlisi saklısı kalıyor. Su içtiğiniz bardaktaki dudak izinizi inceleyen sigorta şirketleri, gensel kaderinizi saptayıp, sağlık sigortası isteğinizi reddedebilir.
Dijital dünya
Aslında "Para" da insanın olduğu gibi dijitalleşti. Artık hırsızlar kasa soymuyor. Kredi kartı bilginizi çalıp, sizin ve bankanızın hesaplarını boşaltıyorlar. Mesela Wal-Mart marketler zincirinin elinde 460 "Terabyte" hacminde müşterileriyle ilgili bilgi varmış. Terabyte, "Gigabyte"ın bin misli bilgi olduğuna göre, Wal-Mart'ın elindeki müşterileriyle ilgili bilginin hacmi, internetteki toplam bilginin iki katıymış.
Her şey şeffaf
Hangi siyasetçinin hangi siyasetçi hakkında ne düşündüğünü merak ederken büyük şirketler karmaşık bir sosyo-demografik yazılımla o siyasetçilerin de, sizlerin de gelirinizden evinizin büyüklüğüne, hobilerinizden bağımlılıklarınıza kadar bilgi edinebiliyorlar. Alışveriş sepetiniz kim olduğunuzu ortaya çıkartıyor. Örneğin köprü geçiş aygıtınız OGS'nin kayıtları incelenince, sizin günlük trafiğiniz geriye doğru saptanabilir. GSM cep telefonu trafiğinizin açığa çıkması yuvanızı veya itibarınızı yıkabilir.
Analog çağ kalıntıları
Hâlâ "Analog Çağ"da yaşayanlar birbirlerini şeriatçılıkla, bölücülükle, yolsuzlukla suçlarlarken, bütün gizli emeller, bütün gizli örgütler ve çeteler, en azından ABD tarafından biliniyor. Fotoğraf çekilmesi yasak olan bölgeleri, Google'a girerek uzaydan izlemek mümkün artık. Bazı Ankaralılar ne kadar değişmemekte direnseler de, onların da dijital insanlara dönüştüklerini biliyoruz. Onları biz tam tanımasak da, Amerika'da hepsinin tüm ilişkilerine ait kayıtlarının bulunduğu kesin.