Yeni Türkiye'deki siyasetin eskisinden en önemli farkı, Kürt seçmenlerin partisi HDP'nin var olabilmesi ve "Kapatılmamak için" değil "Barajı geçmek için" çaba harcaması değil midir?
Gerçi bu "Baraj" kavramı Türk siyaseti için oldum olası ağırlık taşır. Örneğin Süleyman Demirel siyaset dünyasına "Barajlar Kralı" unvanı ile girmemiş midir? Ve mesela Turgut Özal "Aşağı Fırat Projesi"ndeki barajları ve Keban'ı ondan hızlı tamamlamaya başlayınca, Demirel "GAP'ı gaptırmam" diyerek tepki göstermemiş midir?
Mecazi ve siyasi baraj
"Mecazi ve Siyasi Baraj"ın altında kalmak da bilmediğimiz bir durum değil. Bir seçimden birinci parti olarak çıkan Bülent Ecevit'in DSP'sinin ertesi seçimde barajın altında kalmasına sade biz değil, dış dünya da şaşırmıştı. O sırada Türkiye'yi ziyaret eden İngiliz İşçi Partisi'nden bir milletvekilinin "Ecevit bir seks skandalına mı karıştı ki, bir seçimde iktidar olup ertesi seçimde baraj altında kaldı" diye sorduğunu hatırlarım.
Cumhuriyeti kuran ve hiçbir seçim kazanmadan hep iktidara hâkim olan CHP ve Özal reformları ile Yeni Türkiye'nin yolunu açan ANAP da "Baraj altında kalmak" denilen ve her siyasi parti için yaşanması ihtimali bulunan o dersi almadılar mı?
CHP hevesli mi?
Ama baraj altında kalmak Mesut Yılmaz'ı siyasi yokluğa da sürükledi, buna karşı Devlet Bahçeli yeniden baraj üzerine çıkıp, kulaç atmaya devam etti... Baykal ise sonunda baraj altında değil kaset komplosunun altında bırakılarak CHP listelerinde ikinci sıralara razı olmak durumunda bırakıldı.
Şu anda Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin baraj sorunu yok. Çünkü seçim kazanarak hiç iktidar olmadı veya ülkeyi ekonomik iflasa sürükleyen bir koalisyonda yer almadı... Ama Kılıçdaroğlu'nun Kemal Derviş'le olan muhabbeti, onun da her fani siyasetçi gibi baraj altında kalma konusunda hevesli olduğuna işaret edebilir.
Barajı geçerse ne olur?
Peki HDP barajı geçerse ne olur, barajın altında kalırsa ne olur? Bu parti ancak CHP'nin oylarından bir bölümünü kapabilirse mi barajı geçer? HDP barajı geçerse Kürt siyasetinde Abdullah Öcalan'ın ağırlığı sona erer ve Selahattin Demirtaş dönemi mi başlar? TBMM'ye grup kuracak sayı ile girerlerse, AK Parti'nin anayasayı değiştirme hayali mi baraj altında kalır? Bütün bu soruların cevabını 7 Haziran akşamı seçim yasakları kalktığı ve sonuçlar açıklandığı zaman alacağız.
Mazmahorlu Hatçe
Antep'in Mazmahor'undan İstanbul'da bir evde çalışmaya gelen Hatçe telaşla evin hanımına koşmuş... "Radyoda balkonlardan soğuk hava dalgası geliyor diye haber yayınladılar, şimdi ne yapacağız" demiş.
Eğer Celal Doğan HDP'den Gaziantep milletvekili olursa şimdiki adı "Bağlarbaşı" olan "Mazmahor" köyü herhalde eski adına kavuşur... Artık "Hatçe"lere de, Cihangir'de HDP'ye oy veren kadınları düşünüp "Hatice" deriz herhalde... Mazmahorlu Hatçe'ye "İstanbul'da trafik Mazmahor'a benzemez, dikkat etmezsen ezilip ölürsün" demişler. O da "Ölürsem öleyim, canım sağ olsun" diye cevap vermiş.
Demirtaş da "Baraj altında kalırsam kalayım, canım sağ olsun" diye düşünmüyor mudur?