Olayları içinden izleyen gözlemcilerin bulunduğu bir topluluktaki tartışmalara tanık oldum geçenlerde.
Bir bölümünü aktarayım...
- İktidar dershanelerin üzerine giderek hata yaptı. Dershaneler gündeme gelmeseydi, Cemaatin sözcüleri ve yargıdaki adamları Erdoğan'ın ve iktidarın üzerine gitmezlerdi.
- İyi ki bu dershaneler tartışması gündeme geldi ve böylece kimin ne olduğu erken anlaşıldı... Ya bundan iki yıl sonraya ertelenseydi bu ayrışma ve bu sürede, Cemaatin devlet içindeki örgütlenmesi daha da güçlenmiş olsaydı? Fethullah Gülen'in bedduası iyi ki şimdi yansıdı kamuoyuna ve gerçek düşünceler böylece çok iyi anlaşıldı.
Takiyye ile uyum...
- Devlet içindeki örgütlenme cemaatin çıkarlarına aykırı bir gelişme olmadığı sürece iktidarlara karşı bir eylemde kullanılmıyor ki... Bu tür yapılarda temel politika, devlet gücünü elinde tutanlarla uyumlu davranmaktır. Nitekim Erbakan'ı değil Mesut Yılmaz'ı tutmadılar mı 28 Şubat post-modern darbesinde? AK Parti de Cemaatin dershaneler damarına basmasaydı, bu gerçek düşüncelerini daha yıllarca gizleyebilirlerdi...
- Bu modelin sözlükteki karşılığı "Takiyye" değil midir peki? Ve sürekli takiyye yaparak o anda güçlü olanlara uyum göstermek ve içinden de bu güçlülerin dünya görüşlerinin İslam'ın temel kurallarına aykırı olduğunu düşünmek, dini bir topluluk üyelerinin ruh sağlığını olumsuz etkilemez mi? Her akşam yalnız kaldıklarında "Allah'ım güçlülere uyumlu görünmek için yaptıklarımı affet" diyerek, bunalımlar mı geçiriyorlardır?
CHP'nin takiyyesi
- Olabilir ama dini bir cemaat siyasete karıştığı zaman bu gibi durumların olması kaçınılmazdır. Ve neticede Kemalist ideoloji doğrultusunda dini cemaatlerin siyasete karışmalarını kabul etmemesi gereken CHP'nin, şu anda Tayyip Erdoğan'a karşı Cemaatin yanında yer alması asıl takiyye değil mi?
-CHP'nin bu tutumunun derininde takiyye olsa da aslında bu durum yetersizlikten kaynaklanıyor. Halktan oy almak için alternatif siyasetler ve projeler üretemediklerinden, Erdoğan'a karşı olan ne varsa ona sarılıyorlar. Suriye'de Esad'ı, Mısır'da Sisi'yi, Türkiye'de Ergenekon'u, Gezi kalkışmasını kendilerine yakın buluyorlar. Şimdi de Cemaate can simidine sarılır gibi sarıldılar. Bakarsın seçim vaatlerine "Her mahalleye bir dershane" ve "Her lokantanın menüsüne maklube" gibi maddeler de koyarlar.
Laikliğin önemi
Bu içerikli tartışma uzayıp gidiyordu. Bunları dinlerken ben de, olup bitenlerden kendi bakış açımı şöyle kattım tartışma zeminine...
- Bu gelişmelerden Başbakan Erdoğan'ın aldığı ders eğer laikliğin toplumsal barış ve uzlaşma için önemini anlamak şeklinde olduysa, bu olup bitenler hayırlıdır... Neticede dünyevi siyasete dini cemaatler el uzattıkları zaman, yargı bile şirazesinden çıkıyor. Ülkenin gelişmesi ve istikrarı bedduaların hedefi oluveriyor.