Birtakım kent isimlerine dayalı olarak insanlığın sorunlarına çözüm bulunacağını düşünmez miyiz?
- Yanlış hesap Bağdat'tan döner...
- Bütün yollar Roma'ya çıkar...
- Berlin'de yargıçlar vardır...
- Dünya aydınlarının ikinci vatanı
Paris'tir...
Türkiye çok partili demokrasiye geçerken aynı zamanda Amerikan İttifakı'na da girdiği için, o dönemden bugüne "Washington" da bu tür kentlerin listesinde yer alıyor...
Türk siyasetinde bir gelişme oldu mu akla hemen o soruya cevap aramak gelir:
- Bu konuda Washington ne düşünüyor?
Cevaplar belliydi
1960'ta 27 Mayıs darbesi sonrasındaki ilk açıklamada "NATO'ya ve CENTO'ya bağlıyız" denilerek, Washington'a bağlılık deklare edilmemiş midir?
12 Mart 1971 darbesinin nedenlerini yorumlayan devrik hükümetin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil "Sovyet uçaklarının Türkiye üzerinden Suriye'ye geçmesine izin verdiğimiz için Amerika'yı kızdırdık" dememiş midir?
12 Eylül 1980 darbesi ertesindeki ilk icraat General Bernard Rogers'in planının kabul edilmesi ve böylece Yunanistan'ın NATO askeri yapısına dönmesinin mümkün kılınması değil midir?
28 Şubat 1997'deki 28 Şubat postmodern darbesinin işaret fişeği Erbakan'ın ambargodaki Libya'yı ziyareti ertesinde, bakan istifaları ile atılmamış mıdır?
Bu soru hâlâ mı geçerli?
Türkiye de, dünya da çok değişti ama her durumda zihnimizi kemiren "Acaba Washington bu konuda ne düşünüyor" sorusu, ağırlığını hiç yitirmedi.
- Acaba Washington Barış Açılımı konusunda ne düşünüyor?
- Acaba AK Parti- Cemaat gerginliğinde Washington ne düşünüyor?
- Acaba Gezi kalkışması konusunda Washington ne düşünüyor?
- Acaba Mustafa Balbay'ın tahliyesi konusunda Washington ne düşünüyor?
- Acaba Türkiye'nin Irak petrolleri konusundaki arayışları hakkında Washington ne düşünüyor?
- Acaba CHP'nin İstanbul belediye başkan adaylarının belirlenmesi üzerinde Washington ne düşünüyor?
Markar Esayan'ın kuşkusu
Bu sorular listesini isterseniz sonsuza kadar uzatabilirsiniz.Dün Yeni Şafak'taki köşesinde Markar Esayan, Washingtonluların bizim iç siyasetimiz üzerindeki ağırlıklarını, Cengiz Çandar'dan ve Hasan Cemal'den alıntılar yaparak hatırlattıktan sonra şöyle yazmıştı:
"...Eğer öngörüleri doğruysa, ABD'de sadece neo-con-İsrail hattı değil, Demokratların da içinde olduğu bir koalisyon Erdoğan'a 'çizik atmış' durumda. İçeride de askerin darbe yapma ihtimali var. Sandık 'yedirmemek' için çare değil.
Siz ne diyorsunuz?
- Umalım ki, 28 Şubat 1997'deki dünya, ABD ve reelpolitik şartları değişmiş ve umalım ki bu analizler vadesi geçmiş köhne bilgilere dayalı çıkarımlar olsun. Eminim en çok bu tecrübeli iki yazar yanılmış olmayı arzu ederler. Böylelikle yeni ve daha olumlu tecrübeler kazanmalarına fırsat doğar. Benim tecrübelere dayanmayan fikrim ise, eski dünyanın bu tüm zelil ayak oyunlarının artık sandık karşısında etkili olamayacağı."
Evet... Siz sayın okurlar da "Acaba bu konuda Washington ne düşünüyor" diye merak edenlerden misiniz?