Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Nefret suç olsaydı Ahmet Kaya ve Hrant Dink yaşarlardı

Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı "Demokratikleşme Paketi"ne not vermek için öncelikle şu sorunun cevabını aramak doğru olur:
- Demokratikleşme Paketi'nde açıklanan düzenlemeler, hangi toplum kesimlerinin yaşamlarını nasıl etkileyecektir?
Bu soruya en kestirme yoldan şu şekilde cevap verilebilir:
- Kin ve nefret suçlarına ilişkin olarak yapılacak yasal düzenlemeler daha önce gerçekleştirilseydi, mesela Ahmet Kaya veya Hrant Dink bugün hayatta olurlardı. Onları hedef gösteren nefret üreticileri ise şimdi cezaevlerinde yaptıklarının bedelini ödemekte bulunurlardı.
Evet... Sonunda "Nefret Suçları"nın da Türk ceza hukukuna girecek olması bu paketin bana göre en önemli yanlarından birini oluşturmakta.

Nefret suçları

Başbakan Erdoğan'ın cümleleri ile "Belirli suçlar, kişinin, dili, ırkı, milliyeti, rengi, cinsiyeti, engelliliği, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini veya mezhebi nedeniyle işlenirse, cezası daha da ağırlaşacak. Nefret saikiyle işlenmesi durumunda cezaları artırıyoruz. Irkı, dili, rengi, inancı, cinsiyeti, engeli nedeniyle işlenirse cezasını artırıyoruz. Cezayı 1 yıldan 3 yıla kadar artırıyoruz. Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu kuruyoruz."
"Demokratikleşme Paketi"nin bir önemli maddesi de tabii ki siyasetçileri ve siyasi partileri etkileyecek.
"Daraltılmış bölge" kabul edilir ve seçim barajı yüzde 5'e düşerse ya da "Dar bölge" kabul edilir ve baraj tümden kalkarsa, bundan tüm siyasetçiler ve partiler etkilenecektir.
Seçim sistemi üzerindeki tartışmalar başladığında yapılacak açıklamaları izleyerek, hangi partinin bu alternatiflerden ne şekilde etkileneceğini göreceğiz. Yani bu konuda beklemekte yarar var.

Paket ve beklentiler

Demokratikleşme Paketi'ni tümden değerlendirirsek...
Din ve mezhep savaşlarının katliamlara dayandığı, "Nefret"in bir suç değil siyasetin doğal bir aracı olarak görüldüğü, despotların veya totaliter rejimlerin kendileri gibi düşünmeyenleri yok ettiği bu coğrafyada, demokratikleşmeyi ve özgürleşmeyi ulusal hedef olarak benimseyen Türkiye bir vaha gibidir.
Bundan kısa süre önce konuşulmaları ve yazılmaları suç fiili oluşturan gerçeklerin, bugünün siyasi gündeminin tartışma konularını oluşturduklarını görmezden gelmeyelim.
Bu paket ile Türkiye'nin geçmişten bugüne aktarılan bütün anti-demokratik mevzuatı ve alışkanlıkları tabii ki buharlaşmıyor. Toplumun farklı kesimlerindeki tüm beklentiler gerçekleşmiyor. Nitekim Başbakan Erdoğan da bu gerçeği şu cümlelerle vurguladı:

Bu bir başlangıç
- Bu paket Türkiye'deki tüm sorunları temizleyecek değildir. Ancak bu paket bugün için bir başlangıç olacaktır. Türkiye'nin demokratikleşme sürecine bir kerede bütün her şeyi değiştirebilecek bir paket açıklamak mümkün değildir. Gönül isterdi ki bir tek paketle tüm yasakların önünü açalım, tüm özgürlüklerin önünü açalım. Ancak Türkiye'nin siyasi yapısının buna hazır olmadığını çok açık şekilde milletim gördü.

Dileğimiz tüm siyasi partilerin "Bir kerede tüm sorunları temizleyecek" bir paketin açılabilmesi için uzlaşabilmeleridir. Eğer herkes "Zamanın Ruhu"nu yakalayabilirse bu mümkün olabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA