Adam salondaki koltuğunda kahvesini yudumlarken, gazete okuyormuş. Eşi de yatak odasında etrafı topluyormuş.
Derken içeriden eşinin sesi gelmiş. Kadın giderek yükselen bir sesle sayı sayıyormuş...
- Bir, iki, üç, dört... Yirmi, yirmi bir, yirmi iki...
Adam gazetesini bırakmış ve eşinin feryada dönüşen sayı saymasına hayretle kulak vermiş. Ve sonunda eşinin neyi saydığını "İmdat" diye bağırmasından anlamış.
- Otuz sekiz, otuz dokuz, kırk... İmdat... Bu bir kırkayak!
Canlıların ve özellikle insanların ne olduklarını anlamak için ayaklarını saymak her zaman çözüm getirmez. Davranışlarını gözlemlemek daha sağlıklı sonuçlara ulaştırır sizi.
Ama bu yöntemle de yanılabilirsiniz.
Yıllarca aynı çizgiyi izleyen düşünce sahiplerinin bir anda tam tersi bir tutuma girdiklerini görünce bunun nedenini anlamak kolay mıdır sanki?
Anlamak zordur
İşte bu noktada ya Esop'a ya da La Fontaine'e dönersiniz ve canlıları daha iyi anlamak için, hayvanlar âlemine bakarsınız.
Bir zebra diğer hayvanları tanımak için bir çiftlikte dolaşıp, her hayvana "Sen ne işe yararsın" diye soruyormuş.
Bu soruyu tavuğa yöneltince "Ben yumurta yaparım", ineğe yöneltince "Ben süt veririm", koyuna yöneltince "Ben yün üretirim" cevaplarını almış.
Çiftliğin bir ucunda rastladığı boğaya da "Sen ne işe yararsın" diye sormuş zebra. Boğa bu soruyu duyunca burnundan dumanlar çıkartıp yeri eşelemeye başlamış ve zebraya "Pijamanı çıkartırsan ne işe yaradığımı görürsün" demiş.
Horozlar ve böcekler
Bir karikatür görmüştüm yıllar önce...
Kümesin kapısında tüneyen horoz "Ööörööö" diye öterek sabahın geldiğini duyuruyor ve kümesteki tavukları uyandırıyordu bu karikatürde... Tavuklardan biri de gözlerini ovuştururken, "Diğer kocalar gibi beni öperek uyandırsan olmaz mı" diye horoza çıkışıyordu.
Bir diğer karikatürde de 24 saat yaşayan kanatlı böceklerden dişi olanı, kendisi gibi 24 saatlik ömrü olan erkek hemcinsinin ilan-ı aşkına karşı "Bugün olmaz" diye cevap veriyordu.
Yazıya bir kırkayak fıkrası ile başlamıştık. Öyle bitirelim.
Efsanevi İngiliz siyasetçisi Winston Churchill'in evcil hayvanlara bakış açısını anlatan bir söylemi vardır.
Ne beslemeli?
- Ben kedi beslemem, çünkü kediler insanlara çok tepeden bakarlar, insanları hiç önemsemezler. Köpek de beslemem. Çünkü köpekler insanlara çok aşağıdan bakarlar, insanları ilah gibi görürler. İnsanları eşit olarak gören tek evcil hayvan domuzdur, demiş Churchill.
Churchill'in bu sözlerini önemseyen bir kadın evcil hayvan olarak kırkayak beslemeye başlamış.
Bir pazar sabahı kırkayağına "Hazırlan, seni parka götüreceğim" demiş. Sonra kapının eşiğinde kırkayağı beklemeye başlamış. Aradan uzunca bir süre geçip de kırkayak hâlâ gelmeyince "Seni bekliyorum, nerede kaldın" diye seslenmiş kırkayağına... Kırkayak içeriden "Biraz daha sabret, ayakkabılarımı giyiyorum" diye bağırarak cevap vermiş.
En temel eğitim
Bir de hayvanlar âleminin siyasi ilişkilerini anlatan fıkra vardır.
Aslan, kurt ve tilki birlikte ava çıkmışlar. Bir ceylan, bir keçi ve bir kuş avlamışlar. Avın sonunda aslan kurda "Bu avları nasıl paylaşalım" diye sormuş. Kurt aslana "Ceylan senin, keçi benim, kuş da tilkinin olsun" demiş. Aslan bu sözleri duyunca bir pençe atıp kurdu öldürmüş.
Daha sonra aslan tilkiye "Bu avları nasıl paylaşalım" diye sormuş. Tilki "Ceylan senin sabah kahvaltın, keçi öğle yemeğin, kuş da akşam yemeğin olsun" demiş.
Aslan tilkiye "Bu kadar güzel paylaştırmayı kimden öğrendin" diye sorunca tilki acı acı gülümsemiş ve "Kurttan öğrendim" demiş.
NOT: Bu yazı siyasi içerikli değildir.