Başbakan Erdoğan'a takıntılı yaşamak" diye isimlendireceğimiz bir hayat tarzı var sosyo- politik yaşamımızda...
Köşe yazılarını okuyorsunuz, siyasetçilerin konuşmalarını dinliyorsunuz... Konu dönüp dolaşıp Başbakan'a geliyor.
Acaba bunlar sabah kahvaltıda çay soğuk geldiğinde de Başbakan'a öfkeleniyorlar mı?
Patronlarının devlet ve siyasetle haşır neşir olarak yaptıkları servetleri sorgulamayan gazete yazarlarının yazıları kesilince "Beni Başbakan susturdu" diyerek, artık patronlarının devletten bağımsız olduğunu düşünmek gibi bir yanılgıya düşüyorlar.
Seçim kazanamayan muhalefet liderinin bundan Başbakan Erdoğan'ı sorumlu tutmasını anlamak mümkün... "Bu Erdoğan ille de her seçimi kazanarak çoğulcu demokrasiyi sabote ediyor" şeklindeki bir tepkinin muhalefetteki parti sözcüsünden gelmesi anlaşılabilir.
Zenginliğin tadı kaçtı
Bu iktidar döneminde servetlerine servet katan İstanbullu sermaye sahiplerinin öfkesi de anlaşılabilir. Çünkü eski bayiler şimdi "Anadolu Kaplanları" olmaya yönlendiler.
Şu anda Türkiye'de 250 civarında özel jet varmış. Yatların sayısı ise bilinmiyor.
Önüne gelen herkes zengin olunca eski zenginlerin huzurlu olması nasıl beklenebilir? Allah bilir onlar şimdi "Halk zengin oldu, vatandaşın zenginliğinin tadı kalmadı" diye yakınıyorlardır.
Belki mevcut Boğaz köprüleri de öfkelidir Erdoğan'a... "Biz varken bir 3'üncü köprü ile karşımıza bir rakip çıkarmanın ne anlamı olabilir" diye düşünüyor olabilir mesela Fatih Sultan Mehmet Köprüsü...
Başbakanlık sistemi
"Başkanlık sistemi" olabilecek mi bilemeyiz. Ama şu anda "Başbakanlık sistemi" olduğu kesin. Anayasa hukukçuları buna "Parlamenter sistem" deseler de, tek parti çoğunlukta olunca kaçınılmaz şekilde "Başbakanlık sistemi" işlemeye başlıyor. Beraberinde de "Başbakan'a takıntılı sosyo-politik yaşam" başlıyor.
Ama yine de bunu saplantı haline getirmekten kaçınmalıyız. Çünkü saplantılar akıl hastanesine götürebilir sahiplerini. Geçenlerde böyle bir vakayı anlatıyorlardı.
Alfabe sendromu
Akıl hastalıkları kliniğine giden bir gazeteci doktora "Bende alfabe sendromu var, bunun sebebi de RTE" demiş.
Doktor anlamamış "Ne demek istiyorsunuz" diye sormuş. Adam açıklamış:
- Eğer Recep Tayyip Erdoğan'ın alfabeye saygısı olsaydı isminin harflerinin R-T-E değil E-R-T sıralamasında bulunması gerekirdi!
İşin garibi "Erdoğan takıntısı" sadece bizim sınırlarımız içindeki bir ruh hastalığı değil. Mesela Suriye'nin Beşar'ında da, Mısır'ın Sisi'sinde de bu takıntı yoğun biçimde görülmekte.
Bunlar da kendi insanlarını katlederlerken, bunu kınayan Başbakan Erdoğan'a öfkelenmiyorlar mı?