Size sorulan her soruya anında cevap verebilmek tabii ki övgüye değer bir yetenektir.
"Ama bu cevap gerçekten doğru mudur" sorusunun da zaman zaman gündeme gelmesi gerekebilir.
Özellikle televizyon tartışmalarında hiçbir sorunun cevapsız kalmadığına tanık olduğumuz bu dönemde, bazı cevapları irdelemeden geçmenim mümkün olmadığını söylemeliyim.
Mesleklerinde başarıya ulaşmış, seçkin insanların bile zaman zaman hızlı cevaplarla büyük yanlışları seslendirdiğine tanık olmuyor muyuz?
Örneğin ilk olarak "Harem Suare"deki, "Komiser Şekspir"deki rolleriyle tanıdığımız, akademik çalışmaları da olan Pelin Batu gerçekten iyi yetişmiş, iyi eğitim almış, seçkin bir insan... Ailesinden gelen görgüsü de, kişiliğine şekil veriyor...
Maksatlı bir soru
Geçen günlerde bir televizyon programına konuk olmuş ve üzerindeki omuzu açık giysisi işaret edilerek şu soruya muhatap edilmiş:
- İleride böyle giyinemeyecek olmaktan korkuyor musun?
Sevgili Pelin Batu, bu soruyu şöyle yanıtlamış:
"- Bugüne kadar hep Türkiye İran mı olacak diye tartışıldı. Ben hiçbir zaman İran olacağımızı düşünmedim, daha beter olacağız. Çünkü İran'da hiç olmazsa çok derin bir edebiyat bilgisi, çok derin bir musiki var. Bizde sadece sığ bir muhafazakârlık var. Kendi mahallemde kaç kez başıma geldi. Biraz açık bir kıyafet giyince inanılmaz kötü bakışlarla karşılaşıyorum, bir iki kez sıkıştırıldım bu ne hal diye."
Doğru cevap mı?
Tarih üzerinde de eğitim sahibi olan Pelin Batu'nun bir nefeste İran'daki "Derin edebiyat bilgisi" ve "Derin musiki" ile Türkiye'deki "Sığ muhafazakârlık" olgularını günlük sosyo-politik tartışma zemininde değerlendirmeye çalışması, yukarıda sözünü ettiğim "Her soruya anında cevap verebilmek" telaşından kaynaklanıyor olabilir mi?
Avrupalıların mağara çağını yaşadıkları dönemde kent uygarlığı kurmuş olan gerçekten derin kültüre sahip Çin toplumunun 20'nci yüzyılda yaşadıklarını düşünün...
Veya tarihleri olmayan Amerikalıların, bu çağdaki kültüre damga vurmalarını hatırlayın...
Ayasofya'yı yapan, bugünkü medeni hukuku kanunlaştıran Jüstinyen döneminde, İstanbul'da (veya Bizans'ta) "Pagan kültürünün ürünleri" oldukları gerekçesiyle antik Yunan'ın eserlerini okumak yasaklanmamış mıydı?
Çözüm demokrasidir
Yani erkek egemen toplumlardaki bazı magandaların kadınların açık giysileri karşısındaki tepkilerine bakarak, bir ülkenin ne kültürü, ne hoşgörü düzeyi, ne de yarın ne olacağı anlaşılabilir.
Tarihte değişime ve gelişmeye ayak uyduramadıkları için çöken uygarlıkları, ne edebiyatları ne de musikileri kurtarabilmiştir.
Değişime ve gelişmeye uyumu ise artık çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi mümkün kılıyor.
Yani sevgili Pelin Batu Türkiye'nin yarını üzerindeki tahminlerini, üzerindeki giysiye karşı magandaların gösterdiği tepkiden çok, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiye karşı toplumun gösterdiği kararlı bağlılık üzerinden oluşturmaya çalışsaydı, daha doğru olmaz mıydı?