Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Bir gün cunta kurmak da ayıplı davranış sayılacaktır

Darbelerin anası 27 Mayıs 1960'tan sonra, yavru darbeler de doğmaya başlamıştı.
27 Mayıs'ın üzerinden üç ay geçmişti ki, 1960'ın Ağustos'unda çıkartılan bir kanunla 238'i general olmak üzere 7200 subay emekli edildi.
Emekli edilenler arasında iki ay önce Genelkurmay Başkanı olan Org. Ragıp Gümüşpala da vardı.
Derken 13 Kasım 1961'de 27 Mayıs cuntası da, kendi içinde bir darbeye sahne oldu ve 38 kişilik Milli Güvenlik Kurulu'nun 14 üyesi tasfiye edilip sürgüne gönderildiler.
Sular durulmuyordu.
22 Şubat 1962'de Talat Aydemir'in birinci darbe girişimi geldi.
Bunu 20 Mayıs 1963'teki ikinci Talat Aydemir darbe girişimi izledi.

Her gün darbe olur mu?

O mayısta bir gece bir film yönetmeni arkadaşım bizim Yeniköy'deki evin bahçesinde film çekmeye karar vermişti.
Kameraları kurdurmuş, ışıkları yerleştirmiş, oyunculara "Başlayın" komutunu vermişti ki, Talat Aydemir'in yine darbe girişiminde bulunduğu haberini ilettiler bana telefonla.
Hemen uyardım yönetmen arkadaşımı, "Ankara'da darbe olmuş, film çekmeyi kes" dedim.
İki elini yana açtı, isyan eden bir sesle bağırdı.
- Her gün darbe, her gün darbe, rahat film çekemeyecek miyiz artık, dedi.
Aradan yıllar geçti ve hemen her şey değişti.

Cunta kurmak ayıp mı?

Silivri duruşmasına protestocu-dinleyici konumunda katılanlardan bazılarının açıklamalarını dinlerken, değişimin çapını daha da çarpıcı biçimde görmedik mi?
Benim yönetmen arkadaşım "Her gün darbe, her gün darbe, rahat film çekemeyecek miyiz artık" diye isyan etmişti 1960'larda.
Şimdi de bazıları neredeyse "Her gün yargı, her dakika iddianame, rahatsız edilmeden cunta kuramayacak mıyız artık" yakınmasını seslendirmek üzereydiler.
Tabii ki toplumun genlerindeki bilgiler öyle 30-40 yılda tümden yenilenmiyor.
Bu sadece darbeyi Atatürkçülüğün gerekleri arasında görenlerin bilgileri ile sınırlı değil.

O gün mutlaka gelir

Yargımızın genlerinde de hem "İstiklal Mahkemeleri"ne, hem de "Yassıada Divanı"na ilişkin bilgiler yok mu sanki?
Mahkûmiyeti anlamsız kılan uzun tutukluluk süreleri, hazırlık soruşturmasını duruşma sürecine taşıyan tartışmalı kanıtlar hep bu durumun yansımaları değil mi?
Bütün bunlar elbet bir gün geride kalacaktır. Özgürlükçü ve sivil demokrasinin üst değer olduğu, hukukun üstünlüğünün kutsandığı, cunta kurmanın toplumun her kesimi tarafından ayıplı davranış olarak görüldüğü bir dönem mutlaka gelecektir.
Yunanistan'da da, İspanya'da da olduğu gibi, bizde de böyle olacaktır mutlaka.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA