Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Toplum değişirken bireyler değişime direnebilir mi?

Değişim bazen soyut bazen de somut yansımaları ile hayatımızı sürekli etkiler.
Şükrü Hanioğlu dün Sabah'taki makalesinde değişimin çarpıcı bir somut örneğini "Gecekonduların yerini TOKİ evleri aldı" şeklinde vermişti.
Köyden kente göçü eski kentlilerin "Halk geldi vatandaş denize rahat giremiyor" veya "Kadıköy vapurunda eskiden herkes birbirini tanırdı" şeklindeki yakınmalarla karşıladığı dönemin üzerinden yarım yüzyıl geçti.
Hanioğlu'nun vurguladığı gibi artık "3'üncü kuşak kentlilerin yaşadığı mahalleler var" ve bu mahallelerde oturanlar çoğunluğu oluşturuyor.
Burada kilit soru şu olabilir:
- Toplumsal yaşam ve ilişkiler çarpıcı biçimde değişime konu olurken, acaba bireyler de düşünce tarzlarını ve kendileri gibi olmayanlara dönük bakış açılarını değiştirebiliyorlar mı?

Toplum mühendisliği

3'üncü kuşak kentlilerin siyasi eğilimlerini "Rejimin tehdidi" ve sanata dönük beğenilerini "İğrenç tercihler" biçiminde karşılayanlar, acaba neden kendilerini değiştirmeyi hiç denemiyorlar?
Bir başka deyişle "Mutsuz azınlık" artık bu ülkede toplum mühendisliği denilen mesleğin geleceğinin olmadığını neden göremiyor?
Oysa "Cumhuriyet Mitingleri"nin siyasete nasıl yansıdığını hep birlikte gördük.
Yaşını başını almış kamu görevlilerinin darbe kışkırtıcılığı yapmalarının sonucu, bunların adliyelik olmalarına dayanmadı mı?

Beethoven ve Gencebay
"Kemalizm" ile "İslam"ı karşı karşıya getirerek bundan siyasi rant çıkaracaklarını zannedenler, hep hüsrana uğramadılar mı?
Veya Beethoven'in Orhan Gencebay'ı ezip yok edebileceğine dönük beklentiler, gülünç olmadı mı?
Değişimi durdurmak ve eski günlere dönmek mümkün değil...
Mutsuz azınlığın ayrıcalıkları, şimdi kitlelerin tüketimine açıldı.
Tatil yapmak, yurtdışına gitmek, uçak yolculuğu yapmak, teknolojinin gelişmiş aygıtlarını kullanmak, yüzme havuzu olan bir sitede yaşamak...
Siyasette ideolojik söylemler artık bir anlam taşımıyor.

Demokrasinin finansmanı

Demokrasinin finansmanı şimdi siyasetin ana meselesidir.
Ekonomide istikrarlı gelişmeyi sürdürebildiğiniz, refahı ve kamu hizmetlerini kitlelere açabildiğiniz ölçüde siyasette de varsınız.
"Rejim tehlikede" veya "Kültürümüz yozlaşıyor" diye yakınacak yerde "Biz de her yıl enerji gereksinmelerini ithal etmek için 60-70 milyar doları bulabiliriz" veya "Biz de altyapı yatırımları için kaynak yaratabiliriz" demek, yeni Türkiye'nin 3'üncü kuşak kentlilerinin daha fazla ilgisini çeker.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA