Başarılı olmak, zirveye ulaşmak her zaman kolay olmaz.
Uğrunda kanların, terlerin, gözyaşlarının sel gibi aktığı başarılar yok mudur?
Ne var ki başarıya ulaşmaktan daha zor olanı, bu başarıyı koruyabilmek ve zirvede kalabilmeyi sürdürmektir.
Bireylerin de, devletlerin de, şirketlerin ve kurumların da zirveden düşüş öyküleri ile doludur yaşam.
Bir dönem "Küçük dağları ben yarattım" havası basan müflis milyarderlerden bazıları cezaevlerine de girmediler mi?
İngiliz İmparatorluğu üzerinde güneş batmaması ile bilinmez miydi?
Ya da 20'nci yüzyılın sonundaki Avrupa Birliği ile şimdiki Avrupa Birliği aynı güçte mi?
Türkiye'yi sollayıp geçen Yunanistan'a bakın...
İnişler ve çıkışlar
Bizim kuşak Türkiye'deki derin devleti temsil eden siyasi partilerin seçim barajının altına düşmelerine de tanık oldu.
Dünya markası olan şirketlerin durumları da aynı...
Hepimizin yaşamını etkileyen buluşların ve ürünlerin yaratıcı olan "Apple"ın şu andaki sorunu, Steve Jobs'un sağlığında ulaşılan başarı çizgisini koruyabilmek değil mi? "Samsung" benzeri rakipler karşısında, zirvede kalmak giderek güçleşmiyor mu?
Akio Morita sonrası Sony'yi hatırlayın mesela...
Bu gerçeğin bilincinde olan ecdadımız sultanlarını "Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var" diye uyarırmış.
İniş kaçınılmaz mı?
Ancak bir başka gerçek de var.
Başarıya ulaşıp, zirveye çıkmak, ille de başarısızlığı ve düşüşü de getirmez...
Her çıkışın mutlaka bir inişi olması kaçınılmaz son değildir.
Bunun için yaşamın bir maraton olduğunun farkına varılması, "Başarı şımarığı" olmaktan kaçınılması, yaşamın her alanda sonsuz rekabet anlamına geldiğinin de bilinmesi gerekir.
Çok zengin olduktan sonra başına gelmedik iş kalmayan bir tanıdığım "Parayı kazanmaktan daha zor olan, bu parayı akıllıca harcamayı bilmektir" derdi.
Büyük başarılar ve büyük düşüşler yaşamış bir başka tanıdığım da "Başarılı olduğumda buna sevinen çok olmadı, ama başarısızlıklarımın tanıdıklarım tarafından bayram gibi kutlandığına çok tanık oldum" demişti.
Başarının vergisi
İngilizcedeki "Başarının vergisi kıskançlıktır" şeklindeki özdeyiş, bu gibi durumları çok iyi özetler.
"Bütün bu gerçeklerden ne tür bir çıkarsama yapılabilir" sorusuna gelince...
Başarıyı ve başarılıları kutsayan bir toplumsal geleneğe sahip olmadığımıza göre, her alandaki başarılıların çok dikkatli ve özenli davranmalarında sayılamayacak kadar fazla yarar vardır.
Başarılarımızı bir gösteriye dönüştürmekten kaçınmalıyız.
Mezarlıkların vazgeçilmez insanlarla dolu olduğunu da hiç unutmamak gerekiyor.
Ama bu arada başarısızlıkta da bunun kalıcı bir durum olmadığını ve başarısızlığın alternatifinin başarı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Bazı pazar günleri bu gibi durumları düşünmekte herkes için yarar vardır.