Ülkenin dediği dedik, çaldığı düdük olan diktatörüyken linç edilmeyi beklemek nasıl bir tutku ki, Beşar Esad Suriye'den çıkıp gitmek yerine, kendi halkı ile boğuşmaya devam ediyor?
Bunun yakın örneğini Kaddafi'de görmüştük.
O kadar güçlüydü ki...
Trablus'ta Aziziye Kışlası'nın bahçesinde kurdurduğu rengârenk Bedevi çadırında Kaddafi'yle görüşmek için, çadırın kapısından girmek üzereydim.
Yanımda, bu görüşmede Türkçe- Arapça çevirmenlik yapmak için Ankara'daki elçilikten gelen Libyalı diplomat vardı.
Tam çadırın kapısından girmek üzereyken Libyalı diplomat sonbahar yaprağı gibi titremeye başladı.
Elimi tuttu "Muhammed Bey, ben çadıra girmeyeceğim" dedi.
Şaşırmıştım, "Ne demek bu, neden girmeyeceksiniz" diye tepki gösterdim.
Korkuyordu...
Gözleri yaşlı cevap verdi bana:
- Korkuyorum... Gözüme bakar ve beni beğenmezse, çeker tabancasını vurur beni... İki çocuğum var Ankara'da... Korkuyorum... Ben girmeyeceğim çadıra...
Kaddafi'nin hunharca öldürülmesinin görüntülerini izlerken, Libyalı diplomatın çadırın kapısındaki halini hatırladım.
Acaba Beşar Esad da izledi mi Kaddafi'nin son dakikalarının görüntülerini?
Veya Çavuşesku'ların karı-koca kurşuna dizilmelerini izlemedi mi acaba?
O kadar güçlüydü ki Çavuşesku...
Uçağı indirtmişti
Bükreş'teki sarayda onunla görüştükten sonra Çavuşesku'ya "Ne yazık ki Bükreş'ten İstanbul'a bugün uçak yok, söyleşiyi gecikerek yayınlayacağım" diye dert yandım.
Bunu duyunca masanın önündeki telefonu alıp Romence bir şeyler söyledi. Sonra ne dediğini anladım.
Emir vermiş, Romanya semalarından geçen bir Macar yolcu uçağını indirmişler. Beni havaalanında bekletilen o uçağa bindirip İstanbul'a gönderdiler.
Beşar Esad'la yüz yüze görüşmedim.
Ne biçim bir tutku?
İyi ki görüşmemişim.
İşler bu safhaya gelmeden çoluğunu çocuğunu toplayıp Suriye'yi terk etse olmaz mıydı yani?
Şimdi onu kabul edecek ülke bulmak bile ciddi bir sorun halinde.
Rusya bile "Artık gitmeli" diyor Esad için.
Acaba babasının ruhunun gelip kendisini kurtarmasını mı bekliyor?
Bunca ölümden sonra o koltukta rahat oturması mümkün mü?
Linç edilmeyi beklemek ne biçim bir tutku?