Obama'nın yeniden Başkan seçilmesi, dünyanın problemli bölgelerindeki ülkelerin yönetimlerini rahatlattı.
Seçim kampanyası konuşmalarında yeni bir soğuk savaş havası estiren, Rusya'yı ve Çin'i "Amerika'yı tehdit eden ülkeler" olarak sunan, Ortadoğu'ya İsrail gözlüğü ile bakan Romney Başkan seçilseydi, önümüzdeki dönemde dünya herhalde gergin bir kararsızlık içinde kalacaktı.
Gerçi Romney seçilseydi de fazla bir şey değişmezdi.
Çünkü Amerikan dış politikasını Amerika'nın derin devleti belirler.
Ama dış dünyada ABD başkanlarının üslupları Amerika'nın yaptıklarından daha fazla izlenir.
Sonuçta dış dünya açısından Amerika eski Amerika'dır ve Başkan da yine Obama'dır.
Özellikle Türkiye için bu devamlılık olumludur.
Başbakan Erdoğan ile Başkan Obama'nın kurdukları diyalog, Türk-ABD ilişkilerindeki istikrara eskisi gibi olumlu katkılar sağlayacaktır.
Clinton kalacak mı?
Bu arada Hillary Clinton'un Dışişleri Bakanı olarak kalıp kalmayacağı henüz bilinmiyor. Bu konuda çelişkili açıklamalar yapıldığı için, durum henüz açıklığa kavuşmadı.
Özellikle Suriye'ye dönük ortak politikaların oluşturulmasında Hillary Clinton çok ağırlıklı bir rol oynadığı için, Dışişleri Bakanı Davutoğlu bu durumun açıklığa kavuşmasını en fazla sabırsızlıkla bekleyenlerin başındadır.
Obama'nın yeniden seçilmesi ABD iç siyaseti açısından dünyadaki olumlu tablonun aynını yansıtmıyor.
Şu anda Amerika yakın tarihinin en fazla siyasi kamplaşmaya sahne olduğu bir dönemi yaşamakta.
Demokrat Obama Başkan seçilmiş olsa da önceki günkü seçimlerde Cumhuriyetçiler, Temsilciler Meclisi'nde yine çoğunluğu elde ettiler.
Bu durum Obama'nın Kongre'den geçirmek istediği reform içerikli yasalarda yine zorlanacağını gösteriyor.
Bu son seçimde muhafazakâr seçmenlerin oranının Obama'yı destekleyen yoksul ve orta sınıf seçmenlere eşit olduğu ortaya çıktı.
Muhafazakâr muhalefet
Amerikan muhafazakârları eskisinden daha örgütlü ve sermaye tarafından görülmemiş ölçüde fonlanıyorlar.
Yani Obama yönetimini iç siyasette zor günler bekliyor.
Ama üçüncü bir dönem Başkan seçilmesi Amerikan Anayasası'na göre mümkün olmadığı için, o da herhalde zaman zaman işi oluruna bırakacaktır.
Bir de aynı coğrafyalarda yaşanan çelişkilere ideolojik saplantıları aşarak bakabilmek meselesi var...
Kendilerini "Devrimci" olarak görenlerin hayranlıkla baktıkları Fidel Castro 1959'dan beri hâlâ Küba'nın hâkimi...
Buna karşı ABD'de o günden bugüne kaç Başkan değişti ve şimdi siyah derili Obama, ikinci dönem iktidarına hazırlanıyor.
Özetle en büyük devrim demokrasidir.