Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Geminin güvertesindeki tepişmeler rotayı etkilemiyor

Ülke yönetimine duyulan güveni seçim sandıklarından çıkan sonuç belirler.
Bu sonucun TBMM'de güçlü bir hükümetin kurulmasına kaynak olduğunu biliyoruz.
Ülke ekonomisine duyulan güveni de Borsa endekslerinden anlarsınız.
Önceki gün kapanış rekoru kıran İMKB, dün de 71 bin 844 puandan güne başladı.
Endeks seans içinde de ilk kez 72 bini aşarak 72 bin 143 puanla tarihi zirvesini gördü...
Demek ki ekonomiye duyulan güven fazlasıyla mevcut.
Kısacası kavgacılar kavgalarına, yürüyüşçüler yürüyüşlerine, direnişçiler de direnişlerine devam edebilirler.
Toplum da, girişimciler de Türkiye'nin yarınına güveniyorlar.
Gemi ileriye gidiyor, güvertesindeki tepişmeler geminin yönünü etkilemekte...

Bazı beklentiler

Tabii ki yeni bir demokratik anayasa, tüm partilerin uzlaşması ile yapılabilse çok daha iyi olur.
Tabii ki Kürt Sorunu nihai ve demokratik bir çözüme bağlansa ve bölücü terör bitse, harika olur.
Ama herhalde bir gün bunlar da gerçekleşecek.
Neticede Ortadoğu coğrafyasında çoğulcu ve özgürlükçü bir demokrasiyi yaşatırken, her şey bir anda olamıyor.
Şimdilik bugünün dünü aratmaması bile, ülkenin yarınına duyulan güveni artırıyor.
Bir eksiğimiz de Avrupa Birliği'ne tam üyeliği hedefleyen yolculuğumuzun bir nevi dondurulmuş olması değil mi?
Anacak bazı şeyleri hiç unutmayalım.

Vatandaşlığın fiyatı
Ülkenin AB'ye girmesi yanında bireylerin Avrupa vatandaşları olması da, bu meselenin bir yanını oluşturuyor.
Galiba parası olanlar için Avrupa vatandaşı olmak giderek kolaylaşıyor.
Şu anda Macaristan parlamentosunda sırasını bekleyen bir kanun teklifine göre, 250 bin euro tutarında Macar Devlet Tahvili alan herkese, oturma ve çalışma izni ile birlikte Macar pasaportu verilmesi öngörülüyor.
Yani bu teklif yasalaşırsa 250 bin eurosu olan herkes Avrupa vatandaşı olabilecek.
Neticede müflis Yunanistan'ın ve krizle boğuşan İspanya'nın insanları da Avrupa vatandaşları.
Demek ki bu meseleye kafayı takmadan, biz Avrupa Birliği'nin demokrasi ve özgürlük kriterlerini kendi hukuk ve siyaset dünyamızda gerçekleştirmeliyiz.
Bunlar karın doyurmasalar da, sosyopolitik yaşamımızı zenginleştireceklerdir.
Bu noktada Başbakan Erdoğan'ın Almanya'da Nicolas Berggruen Enstitüsü'nde yaptığı konuşmadan iki bölümü aktararak, bunların altına imzamı atabileceğimizi söylemeliyim:

Erdoğan'ın vurgulamaları
"- 50 yıldır AB'nin kapısında bekletilen ikinci bir ülke yok. Şu anda 27 ülke kantara yatırılıp, teraziye çıkarılıp şöyle bir değerlendirme yapıldığında bunların yarısından fazlasının Türkiye'nin gerisinde kaldığını göreceksiniz. Bunlar AB'den yük almazlar. Bunlar AB'ye yüktür.
"Türkiye 75 milyon nüfusuyla şu anda ortaya koyduğu ekonomik performansıyla AB'ye çok ciddi katkılar sağlayabilecek bir ülkedir. Artık Türkiye zaten AB'nin içine girmiştir. Sadece Almanya'da 3 milyon nüfus var. En azından bir o kadar AB'nin diğer ülkelerinde de var. 6 milyonla zaten AB'ye girmişiz. Şu anda AB üyesi ülkeler içinde 250-300 bin nüfusu olan ülkeler var."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA