Alıştığımız dünyada gazeteler ikiye ayrılırdı.
Bir yanda ciddi, güvenilir, haberleri işlenmiş ve yorumları ile olaylara ışık tutan "Kaliteli gazeteler" vardı.
Diğer yanda da olayları abartan, skandalları manşete çeken, magazin ağırlıklı "Tabloidler" veya "Bulvar gazeteleri" bulunmaktaydı.
Yeni dünyada ve özellikle bizim medyada bu iki farklı gazete anlayışı birbirlerine karıştı.
Sosyo-politik yaşamın çözüm bekleyen hayati sorunlarına ilişkin gelişmeler ile "Selülit Krizleri" veya "Yakalandılar" içerikli karşı cinslerin aktif birlikteliğini duyuran haberler, aynı ölçüde değerlendiriliyor.
Sanki her şey dedikoduya konu edilebilmiş gibi bir eğilim var.
En ciddi bilinen gazetelerde bile "Büyük boy tabloid" olmaya dönük eğilimler görülüyor.
Cinsellik tıklanıyormuş
Bazıları buna "Sit-com gazeteciliği" de diyorlar.
Bu eğilim gazetelerin internet sitelerine daha da abartılmış biçimde yansımakta.
Cinsellik "Tıklanma"yı artıran büyülü yöntem biçiminde algılanmakta.
Bir araca binerken mini eteği yüzünden mahrem yerleri de görünen bir ünlü kadın, dünya savaşına neden olabilecek gelişmelerden daha fazla haber değeri taşıyor bu yöntemde.
Gerçekten alıştığımız dünyada durum çok farklıydı.
Renkli ofset baskı imkanları renkli gazetelere de yol açtığında, bu imkanı sadece belirli medya bugünküne benzer biçimde değerlendirirdi.
"Harman" rol modeli oldu
Cinayet ve tecavüz haberleri üzerinde gazetecilik yapan "Harman" türü yayın organları "Büyük basın"a henüz rol modeli olmamışlardı.
Galiba bu yeni dönemi ilk başlatan medya grubu Haldun Simavi'ninki oldu.
Belki hatırlarsınız büyük boy tabloidlerin bu başlangıç döneminin haberlerini.
Benim hiç unutmadığım bazı klasik haberler var o döneme ilişkin.
Örneğin ilk sayfadaki bir fotoğrafta, bir eşeğe tecavüz ettikleri iddia edilen yüzleri açık üç köylü ile o eşeğin fotoğrafı vardı.
Tanınmaması için eşeğin gözlerine bant atılmıştı.
Eniştesi tarafından gece uykusunda tecavüze uğradığı iddia edilen genç kadının "Gece üzerime çıkanı battaniyem sandım, meğer eniştemmiş" şeklindeki açıklaması da bir başka gün manşete çekilmişti.
Gazeteye âşık olunur mu?
Bir şehir efsanesine göre çıplak kadın resimleri ile dolu bu gazeteye abone bir delikanlı, askerden terhis olduktan sonra Haldun Simavi'ye gitmiş ve "Gazetenizle evlenmek istiyorum" demiş.
Şimdi tüm gazeteler ve özellikle bu gazetelerin internet siteleri, bekar delikanlıların âşık olacakları nitelikteler.
Bereket dış dünyada durum böyle değil.
Dış dünyanın bilinen kaliteli gazeteleri hâlâ haberleri ve yorumları ile ehemi mühimden ayırmaktalar. Magazin ekleri ile ana gazeteler, birbirleri ile harman edilmiyor.
Sonuçta bizim gazete okurlarının işleri kolay değil.
Bu karmaşada "Suriye Krizi" mi yoksa "Selülit Krizi" mi daha önemli konusunda karar vermek kolay mı sanıyorsunuz?
Televizyon dizilerindeki "Tarih" ile "Gerçek tarih"i birbirlerinden ayırmak kadar zor bir durum bu.