Başbakan Erdoğan'ın ailesi ile birlikte bir Bodrum otelinde kamu ve siyaset yaşamından uzak tatil yapması, her gün onun sözlerini ele alıp "Damarına nasıl basabiliriz" arayışını meslek edinenler açısından büyük bir boşluk yaratacaktır.
Dilerim o da yarattığı bu büyük boşluğun değerini bilir ve tatili boyunca, polemiklere neden olacak siyasal içerikli demeçler vermez.
Tatil insanların hem dinlenmelerine, hem de pillerini yeniden doldurmalarına yarar.
Özellikle siyaset mesleği mensupları için en ürkütücü durumlardan bir tanesi "Zorunlu tatil"dir.
Bizim coğrafyamızda siyasetçilerin zorunlu tatilleri askeri darbelerle birlikte gelir. Ama bu zorunlu tatiller ilk özgür genel seçime kadar sürer.
Truman ve Hoover
Halkın şaşmaz bilinci ilk genel seçimde askeri yönetimi sona erdirir ve zorunlu tatildeki siyasetçiyi yeniden mesleğini icra etmeye döndürür.
Bütün mesele bu tatil sürecinde canını ve sağlığını koruyabilmeye bağlıdır.
Gelişmiş Batı demokrasilerinde ise zorunlu tatiller seçim yenilgisi ile başlar.
Eski ABD Başkanı Truman'ın anılarında bu durumu anlatan bir bölüm vardır.
Başkan Truman 2'nci Dünya Savaşı'nın yıkıntısını ve ekonomik çöküntüsünü onarmak için "Marshall Planı"nı devreye sokmak üzeredir.
Truman 1932'de seçim kaybedip siyasi yokluğa mahkum olan eski Başkan Hoover'i Avrupa başkentlerini dolaşıp bu planın içeriğini anlatması için 1947'de Beyaz Saray'a çağırır. Ona bu görevi teklif eder. Hoover bu teklifi duyunca bir ara izin isteyip Oval Ofis'ten çıkar ve 10-15 dakika sonra geri döner.
Meğer dışarıda ağlamış
Truman Hoover'e "Nereye gittiniz" diye sorar.
Hoover "Dışarıya ağlamak için çıktım. Çünkü seçimi kaybettiğim 1932'den bu yana, 15 yıldır ilk kez bana bir kamu görevi teklif edildi" diye cevap verir.
Başbakan Erdoğan'ın bir haftalık tatili, bu gibi durumları içermiyor.
Hani bir sıcak yaz günü Yahya Kemal Bebek'te yokuş yukarı yürürken yorulmuş. Bir bakkalın önünde gördüğü sandalyeye oturup, terlerini siliyormuş. Bu sırada bakkalın sahibi dışarı çıkıp "Bir şey mi alacaksınız" diye sormuş şaire.
- Evet, biraz nefes alacağım, diye cevap vermiş Yahya Kemal.
Tayyip Erdoğan da Bodrum'da biraz nefes alacak... Buna ihtiyacı olduğu da kesin.
Keşke yanına şiir kitapları almış olsaydı.
Mesela Aşık Kul Nesimi'yle veya Aşık Veysel'le yeniden tanışsaydı.
Ne demiş Kul Nesimi?
Uzun ince yollar "Kah çıkarım gökyüzüne/ Seyrederim alemi/ Kah inerim yeryüzüne/ Seyreder alem beni/ Nesimi'ye sorsalar ki/ Yarin ile hoş musun/ Hoş olayım ya olmayayım/ O yar benim kime ne." Ne demiş Aşık Veysel? "Uzun ince bir yoldayım/ Gidiyorum gündüz gece/ Bilmiyorum ne haldeyim/ Gidiyorum gündüz gece/ Dünyaya geldiğim anda/ Yürüdüm aynı zamanda/ İki kapılı bir handa/ Gidiyorum gündüz gece/ Uykuda dahi yürüyorum/ Kalmaya sebep arıyorum/ Gidenleri hep görüyorum/ Gidiyorum gündüz gece"
Başbakan Erdoğan tatilinin hakkını vermelidir.
Yani "Gerçekten" tatil yapmalıdır.