Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

CHP yine hamilelik dönemine mi girdi?

Bir siyasi partinin içindeki kavgada taraf tutmak o partiye üye veya taraf olanlar için tabii ki doğaldır.
Sonuçta kazanan hiziple beraber olan üyeler, partide aktif görevler alabilirler.
O partiyi kendisine yakın görüp oy verenler ise, destekledikleri hizbin partilerini daha güçlü kılacağını düşünmektedirler.
Ama o partiye oy vermeyen ve vermeyecek olanların da partinin içindeki iktidar kavgasında bir tarafı tutmalarında, farklı nedenler vardır.
Kimi partinin iç kavgasının bu partiyi zayıflatacağını düşünüp, kavgayı mutlulukla karşılar.
Kimi de bu parti sağlığına kavuşursa ülkedeki demokrasinin de güçleneceğini düşünerek, kendince daha ehil gördüğü liderin hizbini destekler.
Kılıçdaroğlu-Sav kavgasına yaklaşımları da bu açılardan değerlendirmeliyiz.

Hep aynı durum

Neticede bu kavga ve arkasından gelmesi beklenen bölünme, CHP'nin ilk kez sahne olduğu bir gelişme türü değil.
Atatürk'ün ölümü ertesinde de İnönü geçmiş dönemde kendisine sadık olan isimleri iş başına getirmiş, başta Tevfik Rüştü Aras ve Şükrü Kaya ve sonra da Celal Bayar olmak üzere geçmişin Atatürk'e yakın olanlarını tasfiye etmemiş miydi?
Bu süreç Demokrat Parti'nin kurulması ile sonuçlanmamış mıydı?
Ya da İnönü-Ecevit kavgasındaki "Ortanın Solu" yanlıları ile "Ortanın Göbekçileri" ayrımı, sonunda Turhan Feyzioğlu'nun "Güven Partisi"ni doğurmamış mıydı?
En yakın tarihte de Ecevit'in DSP'sini görmedik mi?

Yeni bir CHP

Bu son kavgada Kılıçdaroğlu'nun tasarladığı "Yeni CHP"nin partinin ekseninden kayması anlamına geleceğini düşünen partililer elbet var.
Nitekim Önder Sav da "Öz CHP'yi biz temsil ediyoruz" içerikli söylemlerle rakiplerini suçluyor.
Hem Parti Meclisi'nde, hem de CHP milletvekilleri arasında ve örgütte onun gibi düşünenler az değil ki şu anda iki başlı bir CHP var.
Bu ister CHP'nin yönü ve kimliği üzerinde, isterse kişilerin parti içi iktidara hâkim olmak amacına dönük bir kavga olsun, tarafların birbirlerine dönük suçlamalarda ölçüyü kaçırmamaları gerekiyor.

Aşırı söylemler

Bu tür söylemler zaten doğurgan olan ve "Öz CHP'lere" sürekli hamile kalan CHP'nin yine bölünmesini kaçınılmaz hale getirebilir.
Örneğin Kılıçdaroğlu'nun "Yetki verin, izin verin; partiyi özgür CHP yapalım. Partideki korku imparatorluğunu yıktık" şeklindeki sözleri bu tür söylemlere örnektir.
Deniz Baykal'ın ayıplı bir kasetle tasfiye edilmesi ertesinde kendisini Genel Başkan koltuğuna oturtanların, korku imparatorluğunun neresinde bulundukları sorusunu da akla getirmiyor mu bu sözler?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA