Ahmet Hakan, dün Hürriyet'teki köşesinde hem bana hem de eşime, kızıma, oğluma bulaşmış.
"Yine nereden esti" diye merak ettim ve bulaşırken kullandığı "Mafya ailesi" benzeri ifadeleri Google'a yazdım.
Onun yazdıkları yamyamlığı ekol haline getirmiş bir internet sitesinde daha önce yayınlanmış.
Ahmet Hakan da aynen alıp yazmış bunu.
Meğer sade "Çakma" değilmiş. Uzaktan kumanda ile ona buna bulaşan kopyacı bir beyinsiz robot rolünü de üstlenmiş.
Bir sabah uyandığında yorganının altında kesik bir at başı bulursa bunu bizim mafya ailesinden bilecek artık.
Hürriyet'in bir köşesinde mürekkep yerine çamur kullanılması şimdilik Aydın Doğan'ın sorunu.
Ailelere bulaşmanın ne kadar ayıp olduğunu kız babası Aydın Doğan'ın en iyi bilmesi gerekir.
Bakarsınız yarın da bu sorun Murdoch'un olur.
Açıkçası sıkıldım bu hünsa beyinli çakmadan.
Bunlar "Erkekleri cumaya, kadınları yemeğe davet etmeli" benzeri söylemleri Nişantaşı jargonu olarak sunarlar twitterde...
Medrese kaçkını
Aslında Osmanlı'da başa bela olan medrese kaçkınlarına "Suhte" derlerdi. Belki de "Çakma" yerine "Suhte" demek daha uygun düşer bunlara.
İyisi mi yine Murat Bardakçı'dan alıntılayarak Kazak Abdal'ın dizelerine havale edeyim onu:
"İlin kapısında kul kardeş olan,
Burnu sümüklü hem gözü yaş olan,
Bayramdan bayrama bir tıraş olan,
Berbere gelir de dükkân beğenmez!"
Bardakçı, Kazak Abdal'ın bu dizeleri başka sınıfa geçme meraklılarını değil, bunu acemice allanıp pullanmaya çabalayıp etrafa bulaşmakla halledebileceğini zanneden ve edepsizlik ettiklerini fark etmekten aciz "Ne oldum" düşkünlerini tenkit için yazdığı şerhini de düşmüştü yazısına.