Karşıt görüşte ve konumda olanları, sizden farklı düşünenleri anlamaya çalışma yöntemlerinden biri "Empati"dir, bir diğeri de onları dinlemek ve söylemlerinin doğruluğunu araştırmak ve anlamaya çalışmaktır.
Başbakan Erdoğan referandumdan bu yana yaptığı her konuşmada Anayasa değişikliğine "Hayır" diyen "Yüzde 42"yi anlamaya çalıştıklarını söylüyor.
Dünkü AK Parti grup toplantısında da "Haziran ayında gerçekleşmesi durumunda seçimler için önümüzde 8 ay bulunuyor" hatırlatmasını yaptıktan sonra konuyu yine "Hayırcı" yüzde 42'ye getirdi ve şöyle dedi:
"- 12 Eylül akşamından itibaren zaten çalışmalarımıza başladık. Teşkilatımıza hazırlıkların başlatılması yönünde talimatımızı verdik. Yaptığımız anketleri, incelemeleri göz önüne alacağız. Evetlerden çok, yüzde 42 niye bize 'hayır' dedi, ona bakacağız. Eksiklerimizi görüp, yüzde 58'e bir şeyler ilave edebilir miyiz buna bakacağız. Yol haritamızı buna göre netleştireceğiz."
Başbakan'ın ve ekibinin yüzde 42'yi oluşturanların tümünün yerine kendilerini koyup empati denemesi yapmaları pek mümkün değil.
Yol arkadaşları
Kendilerini "Hayırcı" olarak ilan eden meslektaşlarımızın yazılarındaki savları, önyargılı ve saplantılı öfkeyi değerlendirince, yüzde 42'nin içindeki bazı kesimlerle empati kurmanın pek mümkün olmadığını ben de görüyorum.
Ama biliyoruz ki bu yüzde 42 mono-blok bir kitle değil.
Bir CHP'li ile bir MHP'linin veya bir MHP'li ile bir BDP'linin "Hayır"larını aynı kapta eritip kaynaştıramazsınız.
Bu sadece belirli menzile ulaşınca sona erecek bir "Yol arkadaşlığı" olabilir.
AK Parti yönetimi bu yol arkadaşlarını ayrı ayrı değerlendirip, bunlardan bazılarının hayırlarının nedenlerini anlar ve "Hayır"ın nedenlerini gidererek Başbakan'ın deyişi ile "Yüzde 58'e ilave edebilir"ler.
Bu noktada bir garip durumu işaret etmek gerekiyor.
Bahçeli'nin yaklaşımı
Seçimlerde çoğunluğu alabilen, referandumlarda "Evet"i çıkartmayı başaran AK Parti yönetimi yüzde 42'yi anlamaya çalışıyor ama yüzde 42'nin sahibi olarak kendilerini ilan eden partilerin yöneticileri yüzde 58'i anlamaya çalışmayı nedense hiç denemiyorlar.
Örneğin MHP'nin grup toplantısında konuşan Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin de gündeminde referandumdaki oylama vardı.
Bahçeli bu konuda şöyle konuştu:
- MHP'nin tüm mensupları bütünleşerek referandumda hayır oyu kullanmışlardır. Milliyetçi-ülkücü camianın hiçbir ferdinin talana, yolsuzluğa, hırsızlığa ve teröristle müzakere yapan ve ülkemizin lime lime edilmesine ortam hazırlayan bir siyasi zihniyete sırf 12 Eylül'le hesaplaşmak adına bile olsa destek vermesi ve ilgi göstermesi mümkün değildir... Partimizde kim taban kayması var diyorsa, bilsin ki kayan sadece bu iddiayı sarf edenlerin bilinçleridir, karakterleridir ve tavırlarıdır."
Sözünü ettiğim "Garip durum"a bir örnek Sayın Bahçeli'ni olaya yaklaşımıdır.
Çoğunluğu anlamak gereği
Bir Anayasa referandumunu bir genel seçimle karıştırmak ve bir partinin mensuplarının tümünün aynı yönde oy kullandıklarını iddia etmek ne kadar doğru bir yaklaşım olabilir.
Neticede herkes ve AK Parti yöneticileri bile yüzde 42'lik hayır oylarını verenlerin arasında AK Partililerin de bulunduğunu biliyorlar.
Bu arada seçimde AK Parti'ye oy vermeyecek olanlardan bazılarının referandumda "Evet" dedikleri de biliniyor.
Yani başta Bahçeli olmak üzere "Hayır"ları sahiplenenlerin de Başbakan Erdoğan'ın yaptığını kendi konumlarında yapıp, yüzde 58'i anlamaya çalışmaları gerekmez mi?