Cimri adam, sıskalıktan kemikleri sayılan oğlunu düğüne götürmüş. Düğün sofrasının başına gelmişler.
Adam oğlunu uyarmış:
- Bol bol ye... Bugün için de, yarın için de yemeğini ye!
Oğlan iki lokmanın arasında cevap vermiş babasına:
- Babacığım, dünün ve önceki günün yemeklerini bitireyim ki sıra bugüne ve yarına gelebilsin...
Bereketli Anadolu toprakları bizleri hiç aç bırakmadı.
Bizim ona verdiğimizden daha fazlasını bize verdi bu topraklar.
Ama bu arada dün yapılması gereken işlerin bugüne ertelendiği, daha sonra da yarınlara aktarıldığı bir insanlar topluluğunun mekânı olmaktan kurtulamadı Anadolu.
Şu "Kürt Açılımı"nı kim bilir kaç on yıllar öncesinde başlatmamız gerekmez miydi?
Ama bakın işte...
Bugün bile "Bunun için vakit erken" diyenler var.
Daha garip olan, İçişleri Bakanı Atalay'ın konu üzerinde beyin fırtınası yapılması için düzenlediği toplantının "Anayasa ihlali var" ihbarı üzerine adli soruşturmaya konu olması değil mi?
Haberleri sizler de izliyorsunuz.
Ergenekon sanıklarından biri İstanbul Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş.
Bu suç duyurusu ile 1 Ağustos'ta Polis Akademisi'nde 'Türkiye Modeline Doğru' adıyla gerçekleştirilen ve yazılı-görsel medya temsilcilerinin de katıldığı çalıştayda anayasanın ihlal edildiğini ileri sürmüş. İstanbul'daki savcılık da, Ankara Başsavcılığı'na göndermiş. Bunun üzerine soruşturma başlatan Ankara'daki savcılık, Emniyet Müdürlüğü'nden çalıştayla ilgili belge ve bilgi istemiş.
Önemli bir hatırlatma
Yeni bir durum mu bu size göre?
Unutanlara dün Milliyet'te Güneri Cıvaoğlu hatırlatmıştı...
- Yıl 1989... Merhum Erdal İnönü SHP'nin Genel Başkanı. Baykal da Genel Sekreter. Erdal İnönü, "Kürt Açılımı" için kesin kararlı. Bu çalışmayı yapmak üzere 5 kişi görevlendiriliyor. Genel Sekreter olması nedeniyle grubun başkanı Deniz Baykal... Bu sadece bir "şekil" unsuru... Baykal her toplantıya katılmıyor. Diğer 4 üye ise, Hikmet Çetin, Eşref Erdem, Diyarbakır Milletvekili Fuat Atalay ve Van'da öldürülen Cumhur Keskin...
Uzun ve ayrıntılı bir çalışma yapıyorlar. Hikmet Çetin ve Fuat Atalay ortaya çıkan rapor taslağını yeniden gözden geçiriyor, eklemeler ve çıkarmalar yaparak tamamlıyor.
Raporun adı: "SHP'nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakış ve Çözüm Önerileri."
Hep o şarkı
Dosya, Genel Başkan İnönü'ye ve Genel Sekreter Deniz Baykal'a sunuluyor.
Bu çalışmadan haberdar olan, dönemin DGM savcılarından Nusret Demiral, partiye bir yazı gönderiyor, "hukuki inceleme yapacağını" bildirerek, "bu raporun kim ya da kimler tarafından hazırlandığını" soruyor...
Güneri Cıvaoğlu'nun hatırlattıklarının bir bölümü bunlardı.
Ne dersiniz?
Dünün yemeklerini bitirmemişiz ki, yarının sofrasında neler yiyeceğimizi düşünebilelim.
Acaba sürekli ihlal edildiği ileri sürülüp suç duyurularına dayanak olan Anayasa'yı değiştirsek, durum değişir mi?
Ama biliyoruz ki, ne yaparsak yapalım "Değiştirilemez maddeler"i değiştirmemiz mümkün değildir.
Acaba bir de "Babayasa" mı yapsak?
Böylece "Anayasa ihlal edildi içerikli" suç duyuruları yapıldığında kendimizi savunmak için "Anayasayı Babayasa ihlal etti" der ve suçu üzerimizden atarız.