Ülkenin başbakanı ile ana muhalefet partisi liderinin buluşup, görüşebileceklerini öğrenince ne kadar mutlu olduk.
Bu görüşmeden ne çıkacağını kestirmek zor değil.
Çünkü CHP Genel Başkanı Baykal görüşmeyi kabul ettiğini bildiren cevap mektubunda öyle şeyler söylemiş ki, insan "Acaba görüşmeseler daha mı iyi olurdu" diye düşünüyor zaman zaman.
Hatırlayalım Baykal'ın mektupta yer alan bazı düşüncelerini:
- "Anaların gözyaşını dindireceğiz, şehit cenazelerine son vereceğiz'' şeklinde ifade edilen temenni ve iyi niyet beyanlarına dayalı bir politika ile karşı karşıyayız. Aslında bu bir politika değil, bir propagandadır. Çünkü hangi tedbirler alınacak, hangi çareler uygulanacak, hangi tavizler verilecek belli değildir.
- Milletimizin huzuru, barışı, birliği ve bütünlüğü için bu kadar önemli ve hassas bir konuda böylesine ucu açık, bulanık ve sahipsiz bir sürecin işletilmesi sonuç ne olursa olsun daha şimdiden tahribatını hissettirmeye başlamıştır.
- PKK'nın siyasi hedefleriyle örtüşen bir Anayasa değişikliği açılımının bizzat kendisi bir huzursuzluk kaynağı haline dönüşmüştür. Hele hedefe "hazmettire hazmettire yürüneceği" açıklaması bu sürece iyi niyetle bakan insanların inançlarını ve güvenini temellerinden sarsmıştır.
Üzüntü veriyormuş
- Herhalde Sayın Cumhurbaşkanı'nın, "Artık şehit vermeden, kaynak ve enerji harcamadan terör sorununu geride bırakmaya yarayacak yeni yöntemleri devreye sokma kapasitesine ulaştığımız" yolundaki sözleri bu açılımın politikasının temel zihniyetini yansıtmaktadır. Hangi yöntemlerle şehit vermeden, para ve enerji harcamadan bu amaca ulaşabileceğimizin iki aydır hâlâ açıklanmamış olması hem düşündürücü hem de üzüntü vericidir.
Başbakan Erdoğan bu tutumunu önceden açıklamış olan Baykal ile hangi noktada uzlaşıp, yoluna devam edecektir?
Ama siyaset mesleği böyle işte.
Siyaset dışı yaşamda rakibi ile diyalog kurmaya çalışan bir kişi rakibinden böyle bir cevap alsa ne yapardı?
Herhalde "Lanet olsun diyaloga ve işbirliğine" derdi.
Ama Başbakan Erdoğan için muhalefetten gelen böylesine olumsuz bir yaklaşım bile rahatlatıcı olmuştur.
Çünkü Baykal hiç olmazsa "Buluşalım" diyor.
Bahçeli'nin açılımı
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin söylemleriyle Baykal'ınkileri karşılaştırırsanız, CHP Genel Başkanı'nın "İktidar yalakası" olduğunu bile düşünebilirsiniz.
Bahçeli'nin dünkü MHP Grup toplantısındaki konuşması gözünüzden kaçmış olabilir.
Bahçeli'nin "Buluşma" hakkında neler söylediğini de hatırlayalım:
- Sayın Baykal, AKP Genel Başkanı vatandaş Recep Tayyip Erdoğan'ı, karanlık gelişmelerle gidilecek bir seçim sonunda başbakan yapan süreçte olduğu gibi yeni bir çözüm ortağı ve yol arkadaşı haline gelmek üzeredir. Sayın ana muhalefet liderinin, kendi ifadesiyle "tutarsızlıklar, çelişkiler, belirsizlikler içeren, tehlikeli tuzaklar barındıran bu 'Açılım Politikası'nda hiçbir şekilde sizinle birlikte olmayacağımız çok açıktır" sözlerine rağmen, baş başa ikili görüşmeye daveti, tutumunu hâlâ netleştiremediği konusunda manidar işaretler vermiştir.
Yıkım troykası
- Belki de böylelikle, Başbakanın ifade ettiği gibi "bağcıyla uğraşmayacaklar ve üzümü beraber yemeye" başlayacaklardır. Taşlar yerine oturacak ve "yıkım troykası" bu yolla tamamlanacaktır. Ve fotoğraf karesinde eksik parça da yerini alacak Meclis kürsüsü önünde poz veren AKP ve DTP'nin arasına CHP de girecektir.
Bütün bu gelişmelerde insana ümit veren gelişme birbirlerini yerden yere vuran liderlerin, birbirlerinden söz ederken "Sayın" hitabı ile aşağılama cümlelerine başlamalarıdır.