Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Artık yeni bir anayasa yapmanın zamanı geldi...

Tabii ki muhalefet olmadan çok partili demokrasi de olmaz.
Ancak muhalefet de iktidar da çeşitli konuları "Tabular" listesine yerleştirip ona dayalı olarak siyaset oluşturmaya çalışıyorlarsa o zaman da "Çağdaş demokrasi" olmaz.
Neticede her cümleye "Anayasa böyle diyor" diye başlandığı, her siyasi rakibin karşıtını "Anayasayı çiğniyorsun" diyerek suçladığı çok partili demokrasi yaşamımızda, anayasalar iki kez yırtılıp atıldı... Askeri geçiş dönemlerinde, asker güdümünde yeni anayasalar yapıldı.
Sivil demokrasiye dönüldüğünde de biz siviller kaldığımız yerden, bu defa yeni anayasayı çiğnemekle suçladık siyasi karşıtlarımızı.
1982 Anayasası referandumunda, "Siyasi yasaklılar" da oylanmış ve aralarında Demirel'in de bulunduğu bir kadro, 1986'daki referanduma kadar siyaset dışına itilmişlerdi.
Yüzde 90'ın üzerinde "Evet" oyunun çıktığı 1982 Anayasa referandumunda, Demirel'in Isparta'sından da, İslamköy'den de büyük ölçüde "Evet" gelmişti.
O dönemde Demirel'i ziyaret ettiğimde, kendisine memleketinden (İslamköy) ve bir partilisinden (galiba Belediye Başkanı'ndan) gelen mektubu göstermişti bana...

Mektup ikilemi

Hatırladığım kadarıyla ve özetle şöyle yazmıştı Demirel'in partilisi:
- Sayın Başbakanım... Bizler komünistlerin "Hayır de" kampanyalarına kapılmadık ve Anayasa'yı büyük oy oranı ile evetledik.
Demirel gülerek şöyle demişti:
- Bu adam ya beni anlamamış, ya da benimle alay ediyor...
Yasaklar kalktıktan sonra Başbakan ve Özal'ın ölümü ertesinde Cumhurbaşkanı olan Demirel de, neticede kendisinin yasaklılığını içeren geçici maddelerle birlikte halkın onayladığı bu anayasanın bekçisi oluvermişti.
Oysa 1982 Anayasası, bir önceki 1961 Anayasası'na göre daha da "Devletçi" bir siyasi ve idari yapı oluşturmuş ve "Seçilen"i "Atanan"a bağımlı kılmıştı.
İsterseniz "Siyasi Partiler" e ilişkin bölümlere Ahmet İnsel'in geçen aylarda Aktüel'de yer alan yorumundan bakalım...
Söyleşide İnsel'e şu soru soruluyor:
- 1961 Anayasası'nda siyasi partilerle ilgili bölüm sadece bir paragrafken, 1982 Anayasası'nda 47 yasak var. 2008'de gerekli değişiklikler yapılmazsa, 2020'de Türkiye'de siyaset nasıl olacak?

Siyaset üretemezler

- 1982 Anayasası'nın felsefesi, seçmene ve siyasi alana çok büyük bir güvensizlik üzerine teşekkül etmişti. Siyasi Partiler Kanunu'ndaki (SPK) yasaklar manzumesi de bu güvensizliğin ifadesiydi. Bu yasaklar siyasi partileri bir dizi konuda siyaset üretemez hale getirdi. Türkiye'de laiklik ve Kürt sorunu gibi iki ana konuda çok ciddi bir toplumsal yarılma yaşıyoruz. SPK bu iki konuda da siyasi partilerin özgün, var olandan farklı bir siyaset geliştirmelerinin önünü tıkıyor. Kürtçe dilinin kullanılmasıyla ilgili öneriler geliştirdiğinizde SPK karşınıza çıkıyor.Siyasi partiler tartışmazsa, siyaset dışı başka kesimler tartışır...
G
erçekten çoğulcu ve özgürlükçü bir anayasal demokrasiden yana olan kesimlerin, artık "Yeni bir Anayasa" için düğmeye basmaları gerekmektedir.

Açılımlar ve tehlikeler
Bugün iktidar partisi "Kürt Açılımı" ve hatta "Ermenistan Açılımı" bahane edilerek yargı önüne sürüklenebilir.
Yakın geçmişte "Ya AK Parti'yi Anayasa Mahkemesi kapatırsa ne olur" içerikli kaotik bir geleceğe dönük endişeleri yaşamamış mıydık?
Ya da "Kürt Sorunu"nda bölücü terörü dışlamanın güvencesi olan DTP hakkındaki kapatma davası, Anayasa Mahkemesi'nde değil mi?
Totaliter rejimlerin dışında bir ülkede bir kişi Nobel aldığı zaman devlet de toplum da ona özen gösterir.
Ama bizim anayasal ortamımızda Nobel almak insanı ya ceza davalarına ya da ölüm tehditlerine konu eder.
Özetle ya bu Anayasa'yı yeniden yapmamız gerekiyor.
Avrupa Birliği'nin liberal demokrasiye dönük ilke ve kriterleri, işimizi kolaylaştıracaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA