Çeşitli aralarla 1989'dan beri SABAH gazetesinde çalışıyor ve yazıyorum.
Bu gazetenin çok iyi ve çok kötü günlerini gördüm.
Bir dönemde Türkiye'nin "Yükselen değerleri"nin yansıtıcısıydı SABAH.
Sonraki dönemde de, Türk medyasındaki bunalımların, kartelciliğin ve yozlaşmanın yansıtıcısı oluvermişti.
Sermaye sahipleri değişti ve hatta iki kez kamu mülkiyetine bile girdi.
Fakat okurlarla öylesine güçlü bir ilişki kurulmuştu ki "SABAH" markasının değeri hiç düşmedi.
SABAH çalışanları gazetenin iç yapısındaki bunalımların olumsuz yansımalarını ve çekilen sıkıntıları siz sayın okurlarımıza aktarmadan, gazeteciliklerini sürdürdüler.
Bu dönemde SABAH yeniden yükseliş döneminde.
Çoksesliliğin ve yazı işlerinin özerkliğinin gözetildiği, idari yapının haberciliğe en iyi hizmeti vermek üzere yeniden şekillendirildiği, gerekli yatırımların aksatılmadan yapıldığı ve basındaki rekabetin itici güç olarak kabul edildiği bir dönemi yeniden yaşamaktayız SABAH'ta.
Gazetenin yeni sahibi Ahmet Çalık ve onun adına yönetimi sürdüren Serhat Albayrak "SABAH" markasına verdikleri değeri, ona yaptıkları olumlu katkılarla kanıtlamaktalar.
Son olarak SABAH'ın, bir önemli dünya markası olan The New York Times'la başlattığı kurumsal işbirliğinin ürünü ortak yapım hafta sonu eki, gazetemizin gelişimindeki bir önemli noktayı oluşturacaktır.
Yarın gazetemizle birlikte siz sayın okurlara sunulacak "The New Yok Times-SABAH" hafta sonu ekini beğenerek okuyacağına eminim.
Dünya ile aynı titreşim katsayısını yakalamaya yardım edecek bir ek bu.
Yeniden içine girilen yükseliş ve büyüme döneminde SABAH'ta olmak, bu gazetenin krizli dönemlerini de yaşayan bizleri gerçekten mutlu ediyor.
Bu duyguları siz sayın okurlarımıza yansıtmayı gerekli gördüm.
