Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün TBMM'ye gelişinde CHP milletvekillerinin ayağa kalkmamalarını, bu partinin sözcülerinden Mustafa Özyürek şöyle açıkladı:
- Biz cumhurbaşkanının uzlaşma ile seçilmesinden yana olduğumuzu daha önce ifade etmiştik. Fakat AKP uzlaşmadan değil, dayatmadan yana bir tavır izledi. Kaldı ki, Sayın Cumhurbaşkanı Gül de tutumuyla milletin değil, AKP'nin cumhurbaşkanı gibi davrandı. Biz de o nedenle böyle bir tavır koyuyoruz. Bu zaten ilk değildi. Devlet işlerinin görüşülmesi dışındaki davet ve resepsiyonlara da katılmıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Gül ne zaman AKP'nin değil tüm Türkiye'nin cumhurbaşkanı gibi davranırsa, tüm Türkiye'yi kucaklayan bir tutum içinde olursa biz de o zaman kendisini ayakta karşılarız.
Özyürek üyesi ve sözcüsü olduğu CHP'nin tarihi hakkında bilgi sahibi olsaydı kısaca "Biz böyleyiz... 1950'de de Cumhurbaşkanı seçilen Celal Bayar TBMM'ye geldiğinde de ayağa kalkmamıştık" diyebilirdi.
Belki bundan sonra "Türkiye'yi kucaklayan" hangi cumhurbaşkanları TBMM'ye geldikleri zaman CHP'li milletvekillerinin ayağa kalktıklarını da sıralardı.
Ayrıca Gül'ün seçiminde AK Parti'nin "Dayatmadan yana tavır" izlediğini söylerken mesela bir yutkunup "27 Nisan emuhtırası" nın "Dayatma" kavramının neresine iliştirileceğini de anlatırdı.
Özyürek, Abdullah Gül'ün "Tüm Türkiye'nin cumhurbaşkanı gibi davrandığı zaman"ı beklediklerini söyledi.
Tüm ülkenin partisi mi?
Keşke aynı şekilde CHP'nin de "Tüm Türkiye'nin partisi gibi davrandığı zamanı" beklediklerini söylese ve "O gün geldiği zaman CHP sade Ege-Akdeniz'de değil tüm Türkiye coğrafyasının seçim sandıklarında var olacaktır" deseydi.
Yani iktidar olmak kadar muhalefet olmak da en azından siyasi nezaket gerektiriyor.
Kırıcı olmak kolaydır.
Cumhurbaşkanlığında ikinci yılını dolduran Abdullah Gül üzerine aldığı görevi hakkı ile yerine getirmek için olanca gücü ile çalışıyor.
Özyürek TBMM'ye her girişinde CHP'lilerin ayağa kalktıkları bundan önceki Cumhurbaşkanı'nın yedi yıllık süresindeki çalışmaları ile Gül'ün iki yıllık faaliyetini bir karşılaştırsaydı, en azından "Neden ayağa kalkmadık" derken, nezaket ölçüsünü zorlayan sözleri kullanmazdı.
Bunun dışında Özyürek ve arkadaşları canlarının istediği davet ve resepsiyonlara katılabilirler.
Özellikle Genelkurmay'ın davet ve resepsiyonlarını kaçırmamaları da siyasi açılımları bakımından şarttır