Bazı ülkelerin "Aktif dış politika" merakı zaman zaman depreşen bir tutku gibidir.
Bu ülkeler genellikle kendi iç sorunlarının üstesinden gelemezler. Örneğin toplumsal yapılarının her gerçeği, bu ülkeler için çözümsüz kriz konularıdır. En hayati konularda bile toplumsal uzlaşmayı sağlayamazlar.
Bu ülkelerin yönetimine gelen kadrolar da, işi gücü bırakıp "Aktif dış politika izleyeceğiz" diye, uluslararası arenadaki anlaşmazlıklara taraf olurlar. Bazen de anti Amerikanizm'i "Aktif Dış Politika" nın temel öğesi olarak görürler.
Dünyanın beşinci büyük petrol üreticisi olan 25 milyon nüfuslu Venezüella'nın yakın tarihi bunalımlarla dolu. 1959'a kadar askeri yönetimler ele geçirmiş ülkeyi. Sonra demokrasiye geçmişler ama beraberinde siyaset, kamplaşmalar ve gerginlikle dolu olmuş. Şimdiki Cumhurbaşkanı Chavez de, siyasetini Amerika ile kavga etmek üzerine oturtmuş durumda..
Son olarak hafta sonu katıldığı bir televizyon programında ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'dan "Küçük hanım" diye bahsedip, "Beni sinirlendiriyorsun. Sana öpücük yolluyorum" demiş. Chavez, geçen hafta da, "Haddini aşması halinde" ABD'nin petrol musluğunu kısacaklarını söylemişti.
Chavez'in bu gösterisi Venezüella halkına ne yarar sağlar bilemiyorum. Sadece petrole bağımlı bir ekonomileri var. Petrolü satıyorlar ama ülkeye sermaye gelmiyor, yeni iş alanları açılmıyor.
Neyse... Venezüella bize çok uzak. Bizim bölgemizdeki aktif dış politika tutkunlarının başına gelenleri ise sürekli izliyoruz. Saddam Hüseyin de bunlardan biriydi. Irak petrol zenginliği ile perişan olurken, bunu hepimiz üzülerek izlemedik mi? Türkiye'deki aktif dış politika meraklılarının sayısı fazla değil. Bunlar bir ölçüde marjinal kesimlerde fazlasıyla var.
Son "Hamas'la diyalog" olayına gelince, bunu fazla abartmamamız gerekiyor. Ama yine de ciddi biçimde bu olayı değerlendirmemiz şart. Akşam'da Deniz Ülke Arıboğan'ın bu konuyu irdeleyen yazısında, benim düşüncelerimi de yansıtan şu bölümleri ilgi çekici buldum:
- AB'nin İslam'a yaklaşımı travmalarla yüklü ve siyasal değil, psikolojik. İngiltere ise AB'nin diğer ülkeleri ile aynı politikaları izlemiyor. ABD'nin Ortadoğu'daki gücünün kırılmasından çok rahatsız değil. Ne de olsa buraların eski efendisi. ABD, İsrail, Türkiye ittifakının çözülmesine sıcak bakıyor.
- Ziyaretin kanallarını açanlar Suriye ve İngiltere'ye yakın isimler. Hem Hamas'ı Rusya'nın kozu olmaktan çıkartmak, hem de ABD ve İsrail'le Türkiye ittifakını çözmek için ideal bir ortam yaratılıyor. Türkiye bir arabulucu rolü oynamak isterken, ilişkide bir taraf haline dönüşüyor ve etkinliği artacağına, azalıyor. Satranç oyununu, en iyi onlar oynuyor, piyonu feda edip kaleyi düşürüyorlar.
- Satranç oynamayı bilmek, iyi oynamak anlamına gelmez. Kolay gibi görünen yemler çoğunlukla karşı tarafı ciddi tuzaklara çekmek için konulur. Eğer bilemediğimiz bir akıl tüm dengeleri hesaplayıp, ince ayrıntıları gözettiyse hala oyundayız demektir. Ama eğer değilse; akıl ve hikmet tanrıçası Minerva'nın baykuşu kuş gribine tutulduysa! Bir bardak su ve Tamiflu öneririm