Yanlış hatırlamıyorsam, yaşamın aslında bir rüyadan öteye anlam taşımadığını ifade eden şu çarpıcı anlatımı, İtalyan yazardüşünür Giovanni Papini'nin (1881-1956) bir kitabında okumuştum:
Ben diğer insanlar gibi değilim. Etten, kemikten yapılmadım, beni bir kadın doğurmadı. Rüyalar nasılsa ben de öyleyim. Birisi beni uyurken rüyasında gördüğü için varım ben.
Papini, kendisini rüyasında gören kişi uykusundan uyandığı zaman yok oluyor muydu hatırlamıyorum. Ama onun Türkçe'ye de çevrilen ve 1934'te yazdığı "Gog" kitabının kahramanının Papa ile yaptığı hayali söyleşiyi çok iyi hatırlıyorum:
- Papa hazretleri. Allah'ın varlığı hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Evladım, sen Allah'ın varlığı meselesine takılmak yerine, dinlerin var olduğu gerçeğini değerlendirsen daha doğru olmaz mı?
Turgut Özal'ın ölümünden kısa süre önce bir konuşma yapmak için katıldığı ve mukaddesatçı kesimden dinleyicilerin de yoğunlukla bulunduğu bir toplantıda söylediklerini de hiç unutmuyorum.
Dinleyicilerden biri, Cumhurbaşkanı Özal'ı çok kanallı özel televizyonların yolunu açtığı için eleştirirken, mealen şöyle demişti:
- Özel televizyonlarda sabaha kadar açık saçık filmler ve porno var. Hepimizin ahlakı bozuluyor.
Özal bu sözlere sinirlenmiş ve şu cevabı vermişti:
- Be adam... Allah sana iyi ve kötüyü ayırabilen bir beyin ve beraberinde özgür düşünce vermiş. Sen bu beynini kullanarak hoşuna gitmeyen televizyon programından çıkıp başka bir kanala geçebilirsin. Ama bunun yerine senin beğenmediğin programların yasaklanmasını savunuyorsun. Allah'ın sana özgürce düşünesin diye verdiği beyni, yasakçılık için kullanıyorsun.
"Din" tabii ki diğer sosyal olgulardan farklı bir yapıya sahip. Din bir anlamda tartışılmazların dünyası. O kadar ki, kutsal kitaplarda yazmayan ve din adamlarının oluşturduğu ritüeller bile sonunda tartışılmaz oluyor.
Mesela Hz. İsa bugün yeniden yaşama dönseydi ve Vatikan'ın görkemi ile Papa'nın gücünü görseydi çok şaşırmaz mıydı?
Bugün Kuzey İtalya'da bir mahkemede bir tanrı tanımazın Katolik Kilisesi aleyhine açtığı davaya bakılmakta. Davacı Cascioli, Hz. İsa diye birinin yaşamadığını, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri ve St. Paul'ün mektupları gibi birkaç dini belgenin dışında, hiçbir güvenilir tarihi kanıt olmadığını söylüyor. Dava İtalyan Ceza Yasası'nın 661. maddesindeki "Halkın iyi niyetini kötüye kullanmak" maddesinden açılmış. 661'inci madde bundan önce de kanlı gözyaşları döktüğü öne sürülen Meryem heykelleri gibi dini davalarda kullanılmış. Davada sanık sandalyesinde oturan Viterbo kasabasının rahibi Righi ise, "Eğer Cascioli öğle vakti gökyüzündeki güneşi göremiyorsa, ben görüyorum da o göremiyor diye beni dava etmeye hakkı yok" diyor.
Dünya da böyle insanlar da böyle.
Yani sanmayın ki din sadece bizde tartışmaların odağında. Ve bilin ki bazılarına dinin tartışılmazları yetmiyor ve siyaseti de tartışılmazların dünyası haline dönüştürmeye çalışıyorlar.