Eski demokrasimizde pek hoş tartışmalar olurdu. Örneğin Türkiye'de yine enerji sıkıntısı çekildiği dönemlerde, bir yazar arkadaşımız Demirel'i "Fırat ve Dicle'nin sularının Irak' a akıp gitmesine göz yumuyor" diye eleştirdiğinde şu cevabı almıştı:
- Kardeşim sen Fırat' ın ve Dicle' nin debisi ne, rejimi ne hesapladın mı? Ben bu kadar suyu cebime mi dolduracağım? Baraj yapmadan bu suları kesersem kaç dakikada hangi coğrafyaları su basacağına hiç baktın mı?
Şimdi de önüne gelen "Gördünüz mü işte? Enerjide dışa bağımlıyız.İran veya Rusya gazı keserse endüstrimiz duruyor, insanlar soğukta kalıyor" diye birilerine kızmakta.
Sanki Avrupa veya Amerika enerjide dış dünyaya bağımlı değil...
Bu bağımlılık, topraklarınızda petrol ve doğalgaz çıkmıyorsa kaçınılmaz. Bağımlılığı azaltmanın yollarından biri de, ne yazık ki "Nükleer Enerji" santralleri kurmaktan geçiyor.
Bence artık "Bağımlıyız" diye ağlamak yerine alternatif enerji kaynakları yaratmanın yollarını da tartışmaya başlamalıyız.