BU "yalaka" kavramını özellikle gazeteciler için sık sık kullanır oldu birileri. Kim iktidarın olumlu icraatı hakkında bir şeyler yazsa veya kim Başbakan'la görüşse, hemen birileri "yalaka" diye başlayan cümleler kuruyor bugünlerde.
Bu birileri, her gün aynı cümleleri kurarak ve temcit pilavını ısıtarak "Zaten bunlar böyle" diye başlayan yazıları yazmayı, "ilkelilik" diye sunmakta. Dünkü Bugün'de Cengiz Çandar bu tabloya çok iyi bir teşhis koymuş ve şöyle demişti:
- Her köşe yazarı, "kanaat önderi" değildir. Olamaz. "Kanaat önderi" olabilmek için, köşe yazarının kendisinin bir "siyasi duruşu" olması ve toplumun belirgin biçimde önünde gidebilmesi, bu amaçla dünyadan haberinin olması, dünyadan haberinin olabilmesi için dünyaya açık olması, bilgili olması vs. gibi özellikler gerekir. Bizim köşe yazarlarımızda bunların önemli bir bölümü bulunmaz. Türk medyasında köşe yazarı olmak için bunlar aranmaz zaten. "Sağlam siyasi duruş" öncelikle "belkemiği" gerektirir. Türk medyasında ise "belkemiği fıkdanı" söz konusudur. "Kanaat önderi" olmak için ülkenin ve toplumun önünde gitmek ile mutlaka "devlet"in (hükümetin değil) kuyruğunda gitmek, köşe yazarları açısından bizim medyada daha "tercih edilir", "güvenli" ve "itibarlı" bir seçenektir.
Evet. Çandar'ın vurguladığı ayıracı hiç gözden kaçırmayın. Seçilmiş siyasi iktidara sürekli ve haklı haksız atış yapmayı "belkemikli" olmak diye sunanların, "devlet" ve "atanmışlar" karşısındaki uyumlarını da mutlaka gözden geçirin. Bakarsınız ki bir anda karşınıza belkemiğinden "resmi ideoloji"ye bağımlı "demokrasi düşmanları" ve "militarizm yalakaları" çıkabilir.