Cumhurbaşkanı Sezer'in yeni yıl mesajında milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasını isterken, kendisinin ve bürokratların dokunulmazlıklarına değinmemesi belki anlaşılabilir.
Anayasa Mahkemesi asıl ve yedek üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini kendisi seçerken, "Yargıç ve savcıların tüm özlük ve disiplin işleri, Yargıtay, Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi üyelerinin seçimi gibi önemli yetkilerle donatılmış Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu' nun oluşumunda bir siyasal parti mensubu olan Bakan' ın ve onun buyruk ve direktifleri ile hareket eden Müsteşar' ın yer alması yargı bağımsızlığını, dolayısıyla hukuk devleti ilkesini zedelemektedir" demesi de kabul edilebilir.
Mesajında "Ulusal birliğimize, bölünmez bütünlüğümüze zarar vermeyi amaçlayan, hukuksal geçerliliği olmayan, Lozan Antlaşması'nda yer almayan ve Türkiye' nin egemenlik haklarıyla bağdaşmayan kimi beklentilerin gündeme getirilmesine anlayışla yaklaşılması beklenemez" demesi de not edilebilir...
Ancak ulusal egemenliklerin bir bölümünün ortak sepete atılması anlamına gelen AB'nin, Sezer'in şu söylemini anlayışla karşılaması herhalde beklenemez:
- Tüm bunlar bilinirken, dış dünyadan, Cumhuriyet' in nitelikleri ve Devlet' in temel kurumları ile ilgili dayanağı olmayan açıklamalar yapılması bizleri başka düşüncelere götürmektedir. Türkiye, uluslararası alandaki ilişkilerinde başkalarının yönlendirmesi ya da istemleri doğrultusunda hareket etmeyecektir. Siyasal kimliği ya da temsil ettiği makam ne olursa olsun herkesin, Türkiye Cumhuriyeti' nin değerlerine, kurumlarına, egemenlik haklarına saygı göstermesi ve ülke gerçeklerini doğru değerlendirmesi gerekmektedir.