Bizim gazete yazarlığı ne zor meslekmiş meğer.
Bunca gelişmeyi yorumlamaya çalışmak yetmezmiş gibi, bir de AK Parti'ye oy veren seçmenlere ve parti tabanına "Sabırlı olun. Doğru yaptınız. Siz öyle görmeseniz bile sizin seçtiğiniz iktidar çok başarılı. Bu makro başarının mikro sonuçları sonunda size de yansıyacak" diye sakinleştirici şurup içirmek görevi de bize düşüyor.
"Biz"lerden iki yazardan alıntılar yapayım isterseniz.
Birinci örnek Deniz Gökçe'nin Akşam'da 1 Kasım günü yayınlanan yazısı:
- 2005 yılında bütçe nominal olarak 26 milyar YTL açık verecek deniyordu. Açık bunun çok altında kalacak! 2007 sonunda nerede ise sıfır açıklı bütçeye varıp, borç stokumuzu sadece GSYİH oranı olarak değil, nominal olarak da azaltmak istiyoruz. Bunu gerçekleştirdiğimiz zaman, devlet bugüne kadar yapamadığı, faiz öderken kenara koymak zorunda kaldığı, sağlık, sosyal güvenlik, eğitim, hukuk, polis hizmeti, ve ülkenin altyapı yatırımları gibi konulara eğilebilecek. Bu da vatandaşa hizmet yansıması demek! Vatandaşların bu gerçeği anlaması için olanları özetledik!
İkinci örnek de Osman Ulagay'ın dün Milliyet'te yayınlanan yazısı:
- AKP'nin iktidardaki ilk üç yılında, özellikle dikkati çeken gelişmeler şunlardı bence: Üç yıl boyunca AB hedefine yönelen AKP'nin çabaları sonunda, 46 yıldır AB üyeliği peşinde koşan Türkiye'nin AB'ye katılım müzakeresi yapan ülke konumuna gelmesi./ Maceracı ABD yönetiminin tüm baskılarına karşın, Türkiye'nin Irak Savaşı'nın dışında kalabilmesi, böylece hem Avrupa'nın hem de bölge ülkelerinin gözünde itibar kaybetmekten kurtulması. Ayrıca ABD ile iyi ilişkilerin de korunabilmesi./ Türkiye'nin 30 küsur yıldır kurtulamadığı kronik yüksek enflasyonun nihayet yenilmesi ve istikrarlı büyümenin vazgeçilmez koşulu olan mali disiplinin sağlanması yolunda önemli adımlar atılması./ Bu gelişmelerin, içeride ve dışarıda güveni artırması ve büyük miktardaki kaynak girişinin ekonomik büyümeyi desteklemesi.
Osman Ulugay, bunları sıraladıktan sonra şunları söylüyor:
- Ancak AKP bu başarıyı içine sindirebilmiş değil. AKP'nin kendi tabanında farklı bekleyişler var ve bu bekleyişleri karşılamak için atılan adımlar, içerde ve dışarıda AKP'ye "İslamcı parti" damgasını vurmaya hazır olanlara iyi malzeme sağlıyor. Ayrıca Başbakan Erdoğan'ın tavırları da kendinden ve başarısından emin bir liderin özgüvenini değil, ciddi tehditler karşısındaki bir liderin kırılganlığını yansıtıyor .
Gördüğünüz gibi işimiz kolay değil. Başbakan Erdoğan ve AK Parti'nin yönetici kadroları başarılarını kendi tabanlarına anlatamayınca bunu anlatmak görevi de bizlere düştü.
Allah hepimize yardım etsin!