Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Olaylara hem Fransız hem de Çinli mi takılıyoruz?

Kültür farkları bazen coğrafyadan, bazen milliyetlerden, bazen dinden, bazen eğitimden, bazen edinilen mesleklerden, geleneklerden, tarihten kaynaklanıyor.
Kesin olan bir gerçek var. Kültür farkları, algılamaları da etkiliyor.
Yıllar önce Yunanistan'da "Ege" konulu bir tartışmaya katıldığımda bu algılama farkını çarpıcı biçimde hissetmiştim. Üç Türk, üç Yunanlı konuşmacı, bir açık oturumda iki ülke ilişkilerindeki gerginliği, Ege'yi merkez alarak tartışıyorduk.
Bu algılama farkı açıkça ortaya çıkmıştı. Biz Türkler Ege'den söz ettiğimizde "Deniz" i anlıyorduk. Yunanlı konuşmacılar içinse Ege "Adalar" anlamına geliyordu.
Sizler de hayatın her safhasında algılama farkları ile karşılaşmışsınızdır. Örneğin bir bankacının ve bir girişimcinin "Paranın verimi" ne bakışları aynı mıdır? Ya da bir askerle bir sivilin "Toplumsal Uzlaşma" dan anladıkları ne kadar aynı olabilir? Bir maliyeci için insanlar "Vergi mükellefi", bir politikacı içinse "Seçmen" değil midir? BBC'nin internet sitesinde okudum. Michigan Üniversitesi'nde, 26 Çinli ve 25 Amerikalı öğrenciye, farklı objeler; örneğin hayvan fotoğrafları gösterilmiş. Her birinin arkasına da, bol renkli, desenli, kısacası karmaşık yapıda fonlar yerleştirilmiş.
Araştırmanın sonunda, Amerikalıların daha çok öndeki objeye odaklandığı, Çinlilerin ise gözlerini daha çok arka plana diktiği gözlenmiş.
Yani Doğulular olaylara daha geniş bir perspektiften bakıyor, gördüklerini belli bir çerçeve içinde değerlendiriyormuş. Batılılar ise, belli bir konuya odaklanmakta daha üstünmüşler. Katılımcıların arka planı değiştirilen objeleri hatırlama yetenekleri de test edilmiş. Çinli öğrencilerin, önceki örneği unuttuğu dikkat çekmiş.
Araştırmacılar, bu konuda Amerikalı öğrencilerin performansını ise şöyle değerlendirmiş:
- Amerikalılar, arka planı değişen objeleri daha kolay hatırlıyor. Zira, görsel hafızaları daha kuvvetli. Bu da, ön plandaki objeye daha çabuk ve daha uzun süre odaklanma eğilimlerinden kaynaklanıyor.
İki kültür arasındaki bu farkı, araştırmayı yapanlar şöyle yorumlamışlar:
- Doğu Asyalılar, daha karmaşık toplumsal ilişkiler içinde büyüyor. Ayrıca bu ilişkiler içindeki toplumsal roller de önceden belirlenmiş. Dolayısıyla olayları, bunu bir çerçeveye oturtarak algılamaya eğilimliler. Batı toplumları ise, özgürlüğün, bireyin daha çok önemsendiği toplumlar. Bu nedenle Batılılar, bütünü görmeye pek fazla gerek duymuyor.
Bunları okuduktan sonra, Türk toplumsal yaşamındaki sosyopolitik ve kronik sorunların neden çözümsüz biçimde uzayıp gittiklerini daha kolay anladım.
Bizim kültürümüzde de "Arka Plan" lar, öndeki acil ve çözüm bekleyen sorunlardan daha fazla dikkat çekiyor.
Örneğin "Kürt Sorunu" nun kalıcı bir siyasal çözüme kavuşturulması önemli değil. Bunu kimin yapacağı, söylemleri, siyasal tabanı daha önemli.
Ahmet Altan'ın geçenlerde "Gazetem.net" te yazdığı gibi savaşı siviller başlatabiliyor ama barışı sivillerin yapmaya çalışması pek kabul edilmiyor. Örneğin Ecevit Kıbrıs'ta savaşı yaptı ama barışı yapamadı. Şimdi bunu Erdoğan yapmaya çalışınca "Ver-Kurtulcu" oluveriyor. En hayati sorunlardan biri olan "Eğitim Reformu" nun veya "İdare Reformu" nun yapılması değil, bu reformların arka planında kimlerin bulunacağı önemli.
Özetle, biraz Çinli de olmuşuz olaylara Fransız takılırken.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA